Edip Akbayram, Gaziantepli.
Eşi Ayten Hanım, Artvin-Arhavili. "Gaziantep nire, Arhavi nire, Avanos nire" dedik:
- Neden Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Antalya değil de, Avanos?
Edip Akbayram:
- İstanbul'un trafiği. Keşmekeşi. Karmaşası. Bozulmuş insan ilişkileri. Ve kader beni buraya attı. Öyle mutluyum ki.
***
Ayten Hanım:
- Buraları bozulmamış... Hala insan kalabilmiş... Ekmeğini bölüşüyor... Bakın, komşumuz Gülsevim hala, kendi bağından bozduğu üzümü bana getiriyor... Sanki benim öz halam... Burada insan ilişkileri çıkara dayalı değil... Burada yalan yok, Burası Anadolu.
Edip Akbayram:
- Sabah horozun ötüşüyle uyanıyorum... Bak hiç korna sesi duyuyor musun?.. Komşu, tavuğun altından yumurtayı alıp, getiriyor.
Bir başka komşu kadın, evinin önüne ocak yapmış. Bazlama pişiriyor. Bu arada, bir bazlama da Akbayramlar'a yolluyor:
- Komşuluk hakkı... Afiyet, yağ, bal, şeker olsun... Sesin açılsın.
***
Edip Akbayram, Hacıbektaş'a bir konsere gelmiş. "3-5 gün sonra" o bölgede bir konseri daha varmış:
- 3-5 gün için İstanbul'a dönmedim... Çevreyi gezdim... Gezerken aşık oldum... Ve Avanos'ta ev alıp, yerleştim.
Onu hiç bu kadar mutlu görmemiştik. Yüzünde güller açıyor.
Anlattıkça anlatıyor:
- 53 yaşındayım... Konserler... Kitleler... Yozlaşmalar... Kimse, kimseyi çekemiyor... Yüze gülüp, arkadan konuşmalar... Gerçi ben kendi cumhuriyetimin sınırlarını çizdim, böyle şeylere karışmıyorum ama... Yine de büyük kent insanı yoruyor.
Bu sırada Ayten Akbayram araya giriyor:
- İnsanlar sıcak... İnsanlar, gerçekten insan... Burada, bu değerleri yaşamak istiyoruz.
***
Akbayramlar'la vedalaşıp, Avanos sokaklarına yeniden dalıyoruz. Kimi, bahçesinden bir domates koparıp, uzatıyor:
- Al, tadına bakıver.
Kimi de bir avuç kabak çekirdeği:
- Bizde buna kavruk derler... Sütle kavururuz... Al, tadına bakıver.
Sahi "buraların insanı" büyük kentlere gidince, neden değişiyor? Büyük kentlerde "insan ilişkileri" neden bozuluyor?
Buralarda "insanlık" olan yükselen değer, büyük kentte neden "para" oluveriyor? Kapadokya'yı dolaşırken hep bunu düşündük.