Kapadokya'da "tarihin içinde" kendi başımıza dolaşıp duruyorduk. Peribacaları, kaya kovukları, Roma mezarı, kaya kiliseleri.
Günlerden pazardı. Kimi camiye gidiyordu, kimi kiliseleri geziyordu. Tokalı Kilise, Karanlık Kilise, Meryem Ana Kilisesi, El Nazar Kilisesi.
Avanos'ta, sokak arasında yürürken, evinin önünde topraktan yapılmış odun ocağını yakan Demiryolları'ndan emekli Mehmet efendi (Özgül) yolumuzu kesti:
- Yemek pişiriyom... Bırakmam... Yemeğe kal.
Evin hemen karşısında bir "çömlekçi" dükkanı var:
"Chez Hakan."
Mehmet efendi "Hakan benim oğlum olur" dedi. Bizi gören Hakan da geldi.
Başladık sohbete.
Bu yıl turist, "eh... Fena değil." Testi, "2 ile 5 milyon lira arasında... Boy, boy." O testi, büyük kentlerde "kat, kat pahalı." Turiste "kazık atmak" yok.
Hakan:
- Ayıptır, günahtır, ülkemize kötülüktür, turiste hiç kazık atılır mı?.. Onlar bizim misafirimiz, baş tacımız.
EDİP ABİ
Çevreyle ilgili sorular sormaya başladık:
- Hakan, şu ev kimin?
- Abi, bir Amerikalı aldı. Restore ettiriyor.
- Ya bu ev.
- Abi orada bir İngiliz oturuyor.
Bir evin önünde 34 plakalı, siyah Opel vardı.
- Hakan orası kimin?
- Edip abinin... Edip abi artık Avanoslu oldu.
51 NUMARA
Nevşehir'e 15, Ürgüp'e 13 kilometre mesafede, binlerce yıllık Avanos ilçesinde, Yukarı
Mahalle, Camii Kebir Sokak'ta, 51 numaralı evin kapısını çaldık.
İçeriden "kim o" diye bir ses geldi. "Tanrı misafiri" dedik. Edip Akbayram karşımızdaydı.
MÜZE KENT
Kahvelerimizi içerken, Edip Akbayram, iki katlı evinin terasında bize "çevreyi... Komşularını" anlatıyordu.
Çevre "açık hava müzesi" gibi. Yaşayanlar bu "müzeye" sahip çıkıyorlar. Komşulara gelince... "Her milletten" insan var.
- Edip, neden herkes burada ev alıp, yerleşiyor?
- Bunu, buraya gelmeyen, burada evi olmayan, burada yaşamayan bilemez.
- Buraların "bir sırrı" mı var?
- Evet... Burada tarihi ve kültürü koklayarak sarhoş olursun... İçkiye gerek yok.
Sonra derin bir nefes çekti.
Sanki kendinden geçmişti.