Ahmet Özal Ankara'daydı.
Öğle yemeğinde birlikte olduk. Akrabası olan, eski bakanlardan Hüsnü Doğan da vardı.
Hüsnü beyle biraz "rakıdan" bahsettik.
Zira o rakı üreten bir firmanın (MEY İçki Sanayii AŞ) yönetim kurulu başkanı.
Hüsnü bey sizin ürettiğiniz rakı nasıl?.. Tadına baktınız mı?
- İçkiyi seneler önce bırakmıştım... Şimdi arada bir tadına bakıyorum.
***
Ahmet Özal ise "yeniden" TV işinde "atılıma" hazırlanıyor.
İlk özel TV'yi (Magic Box Star- 1) Uzanlar'la birlikte kurmuştunuz... Uzanlar'ı kim buldu, Turgut Özal mı?
- Hayır... O tarihte Cem Uzan'la komşuyduk.
Özel TV düşüncesini Turgut Özal'a açtınız... Ne dedi?
- Dedi ki: Ahmet, basın sana da, bana da çok yüklenir... Ben saldırıları göğüslerim?.. Ya sen?.. Göğüsleyebilecek misin?
Sonra?
- Göğüsleyeceğimi söyledim... Babam da dedi ki: Öyleyse yap... Türkiye için de, demokrasi için de faydalı.
***
Yemekte üçümüz de su içtik. Bu arada bir espri yaptık: - Önümüze, Hüsnü beyin ürettiği bir büyük Yeni Rakı koyalım... Resim çektirelim... Bu sohbet resimli yayınlansın.
Hüsün Doğan "olur ama" dedi:
- Masada rakı mezesi yok ki.
Ahmet Özal'a gelince:
- Şimdi "git rakı getir" diye, "haydi fotoğraf çek" diye garsonu da, fotoğrafçıyı da yormayalım.
Baktık "kaçak güreşiyorlar." Sohbet de "fotoğrafsız" kaldı.