Ankara'da hava serin ve rüzgarlıydı... TBMM'nin "şeref kapısında" hazırlık yapılmıştı... Ama Rauf Denktaş, Meclis'e "milletvekillerinin girdiği 1 numaralı kapıdan" alındı.
Kimbilir, belki de "üşümesin" diye. Genel Kurul Salonu'na "Meclis Başkanı'nın girdiği kapıdan" girmesi bekleniyordu.
"Hazırlık" ona göre yapılmıştı. Ama Denktaş "AKP milletvekillerinin girdiği kapıdan... İktidar kulisinin kapısından" alındı.
Kimbilir, belki de "yol kısalsın, yorulmasın" diye.
***
Denktaş'ın girdiği anda, Bakanlar Kurulu sıralarına baktık. "Beş bakan" vardı.
Ama "genel kurul" oldukça kalabalıktı. Sonra "dinleyici localarına" göz attık. "İğne atılsa yere düşmez" denebilecek kadar kalabalıktı.
***
Denktaş'ın girişinin "anons edilmesi" ile birlikte, CHP'liler "fırlarcasına" ayağa kalktılar.
Onları AKP'liler izledi.
Ve milletvekilleri ile "eşzamanlı olarak" dinleyiciler de ayağa kalktılar.
Bu sırada milletvekilleri "alkışa" başladı. "Dinleyiciler" de. Oysa "içtüzüğe" göre, dinleyici "ayağa da kalkmaz, alkışa da katılmaz."
Yerinde oturur, TBMM'yi "sessizce takip eder." Ama dün Meclis'te "Denktaş ayrıcalığı" vardı.
***
Milletvekili seçimlerinin üzerinden "bir buçuk yıl" geçti. Bu süre içinde Meclis'e zaman, zaman "eski milletvekilleri" de geldi ama...
"Pek fazla değil."
Ama dün Meclis'te "o kadar çok eski milletvekili" vardı ki...
Sık, sık şu espri yapıldı: - Eskilerin sayısı, mevcut milletvekillerinden fazla.
***
Meclis kalabalık olmasına kalabalıktı ama "Heyecan dozu" düşüktü.
TBMM bahçesindeki "naklen yayın aracı sayısı" çok azdı.
"Nedenini" araştırdık. "Bazı çevreler" salı günü Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ten "çok daha farklı bir konuşma" beklemişler.
"HeyecanlıTansiyonu yükseltecekGerilimi tırmandıracak" bir konuşma.
Ama Org. Özkök "polemiklereSpekülasyonlaraTartışmalara yol açacak bir üslup kullanmayınca"
"Tansiyon" düşmüş. Ve bu düşüş, dün TBMM'ye "düşük yoğunluklu bir genel kurul" olarak yansımış.
***
Denktaş dün Meclis'te konuştu.
Keşke "daha önce" konuşsaydı. "Yavru vatanın liderine" ana vatanın meclisinin kapısını kapatmak "vicdanları kanatırdı."
***
"Ah keşke" diyeceğimiz bir başka konu. Keşke Denktaş ile Recep Tayyip Erdoğan "medya aracılığı ileKamuoyu önünde" tartışmasalardı.
***
Haftalar önce Başbakan'a "Kıbrıs brifingi" veriliyordu. Brifingde Dışişleri Bakanı Gül ile TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger de vardı.
Brifingden sonra Dülger, Başbakan'a yaklaştı, kulağına "bir şeyler" söyledi:
- Efendim, şimdi dörtlü zirveye gideceksiniz.. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı'nın katılacağı zirveyeBu zirveyi ne olur, beşli yapsanız.
- Beşinci isim kim olacak sayın Dülger? - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. Başbakan "bu öneriye" sıcak bakmadı. Ah keşke "ana muhalefetin lideri de" bu işe dahil edilseydi.
***
Denilebilir ki "hükümet, Baykal'la farklı düşüncede."
Doğru... Ama hükümet "Denktaş'la da farklı düşüncede."
Dün Rauf Denktaş Meclis'te konuştu da "kıyamet mi koptu?"