Beşiktaş, maalesef tarih yazıyor. Çok başarılı bir sezondan sonra hiçbir sezon böylesine kötü başlamamıştı. Daha önceki maçlara bakıyoruz. Beşiktaş'ın iyi oynayıp kazanamadıkları var. Yine iyi oynayıp amatörce yapılmış defans hatalarından yenilen goller vardı. Ama dün gece her şey çok farklı geçti. Son 10 dakikadaki şuursuzca baskıya kadar sahada Beşiktaş diye bir takım yok. Adeta vasıfsız, ülkesinin üçüncü veya dördüncü liginde oynayan bir İskandinav takımı gibiydi Beşiktaş. Koşuyor, basit paslar atıyor, kanatları kullanamıyor, beceriden yoksun.
6.5 milyon Euro'ya alınan İsmail kadroda yok. 8 milyon Euro'ya alınan Tabata sahada yok! Üstelik seyircinin de ona saygısı yok. Zira oyundan çıkarken ıslıklandı ve protesto edildi.
Ve kenarda bir teknik adam. Adı Mustafa Denizli. Beşiktaş'ın papatya falına bakıyor. Hafta içinde Bobo fırçayı çekiyor; takıma giriyor. Nobre'yi oynatmıyor, baktı pabuç pahalı; onu da oynatıyor. Yumuşak karın Holosko. Çocuk sessiz sedasız oturunca ilk kesilen o oluyor.
Ha; unutmadan söyleyeyim. Kayseri'de Cangele diye bir futbolcu var. Aslında bu oyuncu yıllardır ülkemizde. Sakaryaspor'da da oynadı. Sevgili Beşiktaş yöneticilerine sesleniyorum: 10-15 milyon Euro verin de, onu da alın. Ya da önce onu Gaziantepspor transfer etsin. Siz sonra onu Gaziantep'ten alın.
TATLI HAYATIN SONU
Şaka bir tarafa, Beşiktaş'ta bir şampiyonluk sonrası yaşanılan "dolce vita" (tatlı hayat) nedeniyle gelinen noktaya bakın. Hoca Çeşme'de tatil yapıyor, yöneticiler geziyor. Üstün körü bir takım yapılıp Beşiktaş rezil oluyor. Sanırım maç sonrası tezahüratlardan alması gerekenler gerekli mesajları almışlardır.
Ne dersiniz Sayın Denizli?
Ne dersiniz Sayın Demirören?
Sözüm ona Türkiye'nin en iyi forvet hattı Beşiktaş'ta. Ama atılan gol sayısına bakın. Daha da üzücüsü girilen gol pozisyonlarını hesaplayın. Durum gerçekten çok vahim.
Bu takım giderek kazanmayı unutuyor. Bu sezon sekizinci resmi maçı; galibiyet sayısı sadece bir tane. En vahimi de bu!