'BU biraz 28 Şubat gazeteciliğine benzemiş, hoşuma gitmedi...'
Gazeteyi arayan dört okurdan bir tanesi telefonda sitemini bu sözlerle dile getiriyordu.
Bir diğeri şunu söyledi: 'Bu saldırı alçaklıktır, sinsice bir kışkırtmadır. Bunu belirteyim. Ama kimin fail olduğunu bilmediğimiz bir ortamda öfkeli insanlara başkalarını hedef gösterirsek onların oyununa gelmiş olmaz mıyız?'
Şikâyet konusu, Etiler'deki kanlı terör saldırısının ertesi günü Terörist ve Eseri manşetiydi. Sayfanın ortası ikiye ayrılmış, her bir yarıya birer fotoğraf yerleştirilmişti. Sağdaki fotoğrafta, saldırıda yaralananların görüntüleri yer almaktaydı. Soldaki ise 19 Nisan günü Taksim'deki bir yürüyüşte, biri elinde molotof kokteyli tutan, yüzleri maskeli bazı göstericileri BDP bağımsız adayı Sebahat Tuncel ile aynı karede göstermekteydi.
Okur eleştirilerinin özünde 'hedef gösterme' suçlaması var.
Haberin son halini aldığı saatlerde, saldırının kimler tarafından düzenlendiği ile ilgili bir resmi açıklama veya bir üstlenme yoktu. Sadece güçlü tahminlerden söz etmek mümkündü.
Terörle havanın bulandığı zamanlarda, terörizmin arzuladığı provokasyon rüzgârına kapılmamak ayrı bir sorumluluk olarak karşımıza çıkar. İhtiyatlı olmak için azami çaba gerekir.
BDP'li Sebahat Tuncel'in de içinde yer aldığı fotoğraf karesi, Etiler olayı olmadan bakıldığında, BDP ile şiddet arasındaki 'yakın mesafe'yi anlatan bir sembolizme, 'görsel bilgi'ye sahip. Ancak, bu fotoğrafın, failleri o anda bilinmeyen bir kanlı saldırıyı güçlü bir başlıkla ilişkilendiren bir bağlama oturtulması, okurların aklına değil sadece duygularına seslenmesi ile eşanlamlı olur. Oysa böyle anlarda önemli olan bilgidir, saldırının nasılı kadar nedenini ve muhtemel amaçlarını da içeren bir haberciliktir.