BU köşeye gelen okur mektuplarının bir kısmı doğrudan köşe yazıları ve köşe yazarları ile ilgili oluyor. Yazara katıldığını veya katılmadığını belirten, "mutabakat" veya "karşı kanaat" içeren tepkiler bunlar.
Ciddi ve önemli bulduklarımı ilgili köşe yazarına iletiyorum.
Bazı okurların umduğunun aksine, köşe yazarlarının "yanlış düşüncelerini" (!) terbiye etmek, onlara "doğru düşünce" (!) rehberliği yapmak benim işim değil. Basın etiği hariç.
Köşe yazarı dilediği yorumu yapmakta serbesttir, onu okuyup okumamak da okurun bileceği iştir.
O kadar.
Ama öyle durumlar oluyor ki, okurda belirgin ve yaygın bir eğilim halinde bir tepki dalgası veya esintisi varsa, onları paylaşmak gerekiyor.
Gazetenin iki köşe yazarı, malumunuz, yaz boyunca "atışma" havasında tatlı sert, yoğun bir polemik sürdürmüştü:
Mehmet Barlas ve Reha Muhtar.
O esnada sayıları çok fazla olmasa da bazı okurlardan olumsuz görüşler almıştım.
"Gündemden fazla kopmak", "kişisel ve özel dünyalarını aşırı büyütmek" gibi bazı eleştirilerdi bunlar.
Yukarda andığım nedenlerle, bu görüşleri yazarlara aktarmalarını önerdim.
Nedendir bilemiyorum -muhtemelen "yaz rehaveti"nden çıkıldığı için- Muhtar'la Barlas'ın geçen perşembe ve cuma günkü "evlilik yıldönümü" polemiği, telefonların daha sık çalmasına yol açtı.
"Biz okurları daha fazla ilgilendiren konulara girseler", "manasız çekişme her ikisine de yakışmıyor", "tadında bıraksınlar", "ülkede konuşulacak yığınla konu varken köşelerini abur cuburla doldurmasınlar" gibi tepkiler aldım.
Bunları paylaşmayı da önemli buldum.
Hem iki yazarla, hem de okurlarla.