Bilinmeyeni yorumlamak konusunda uzman olan ne kadar çok düşünce üretim merkezimiz varmış meğer... Nitekim Demokratikleşme Paketi henüz açıklanmadan "Böyle demokratikleşme paketi olmaz" çizgisindeki tepkiler yoğunlaşmakta.
Adam ağzıyla kuş tutsa "Kuş ağızla değil tüfekle avlanır" demek de mümkün tabii...
Olağanüstü Hal'in kaldırılması... Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi... EMASYA Protokolü'nün kaldırılması... Yüksek Askeri Şûra kararlarına yargı yolunun açılması... Faili meçhul cinayetler dönemine son verilmesi... Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını kabulü... Parti kapatmalara son verilmesi... Anadilde savunma hakkı... Üniversiteye girişte farklı katsayı sistemine son...
Bütün fırtınalar mı?
Son 10 yılda "Askeri vesayetin kaldırılması" veya "Kürt Realitesi'nin güvenlik alanından siyaset alanına taşınması" benzeri demokratikleşme adımları da, aynı şekilde "Hani demokratikleşecektik" diye yok sayılmadı mı bazıları tarafından?
Kemikleşmiş bir "İdeolojik devlet" yapısından çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasiye geçiş sanki çok kolay...
Kaptan olmak için denizcilik okulunda son sınava giren öğrenciye "Fırtına çıkarsa ne yaparsın" diye sormuş bir hoca... Kaptan adayı öğrenci "Hemen demir atarım" demiş. Aynı hoca bu defa "Bir fırtına daha çıksa o anda ne yaparsın" sorusunu yöneltmiş. Kaptan adayı öğrenci "Bir demir daha atarım" diye cevap vermiş. O hoca "Peki o anda üçüncü bir fırtına daha kopsa ne yaparsın" deyince bu defa öğrenci sinirlenmiş.
- Hocam dünyadaki bütün fırtınalar bana mı çıkacak yani, diye tepki koymuş.
Biraz insaf...
Osmanlı tarihinin ve Cumhuriyet'in tüm alışkanlıklarını ve kurumsallaşmış anti-demokratik yapısını değiştirmek görevi de bu iktidara düştü...
Örneğin bütün kamu kurum ve kuruluşlarına birer askeri üye yerleştirilmiş yaşadığımız dönemdeki kanunlarla... Örneğin Milli Güvenlik Kurulu bir danışma organı olmak yerine siyasi bir karar organına dönüştürülmüş... Darbeler başarılı olunca meşru sayılmışlar, cunta kurmak da doğal kabul edilmiş.
İş o safhaya gelmiş ki, seçim kazanıp tek başına iktidar olmuş bir siyasi partinin kapatılması için başlatılan süreç de, bazıları tarafından hukuk devletinin kanıtı olarak görülüp, savunulmuş.
Şimdi yeni bir "Demokratikleşme Paketi" daha açılıyor.
Paket daha açılmadı ama...
Aklı başında ve insaf sahibi insan hiç olmazsa Antep ağzındaki "Adamın Ömer diyeceği ağzını büzmesinden belliydi" söylemini hatırlar... "Bu iktidar geçmişte askeri vesayeti kaldırdığına, Kürt realitesini de siyaset alanına taşıdığına göre, demokratikleşmede de yeni adımlar gelebilir" diyerek en azından yeni "Paket"in içeriğinin belli olmasını bekler.
Ama galiba bunun aksi davranışlar da insan doğasının ürünleri. Zaten Kafka da "İnsanın yanılgılarının tümünün kaynağı sabırsızlık"tır dememiş mi?
Açılmamış paketi yerden yere vuranlar bakarsınız yarın da yapılmamış seçimlerin sonuçlarını "Karnını kaşıyanlar yine galip geldi" diye yorumlarlar.