Milliyet gazetesinde Namık Durukan imzası ile yayınlanan "İmralı Zabıtları" tabii ki bir gazetecilik başarısıdır. Gazeteciliğin evrensel kurallarını ve gerçeklerini biliyoruz.
Hiçbir "Atlatma" haber, gazeteciye gökten inmez. Her haberi birileri veya bir kişi verir (veya sızdırır) gazeteciye.
Gizlilik taşıyan bir gelişmeye ilişkin haberi veren kişinin (veya kişilerin) bu haberin duyulmasından kaynaklanacak yansımalara ilişkin bir beklentisi vardır. Mesela bir rakip tasfiye edilir yahut zayıf düşürülmek istenilebilir. Veya devam eden bir sürecin başarısız olması amaçlanabilir.
Çeşitli
amaçlar gündemde olabilir bir haber gazeteciye sızdırılırken.
Bilinçli bir gazeteci kendisine sunulan atlatma haberi yayınlarken, bu haberin yayınlanmasının veren kişinin hangi amacına hizmet edeceğini de bilir. Namık Durukan bilinçli ve deneyimli bir gazeteci.
Zabıtların içeriği "İmralı
Zabıtları"nın kendisine verilmesinin barış sürecini sabote etmeyi amaçlamadığını mutlaka tahlil etmiştir ki bunu haberleştirmiştir... Herhalde "2'nci Oslo Skandalı"nın taşeronu olmayı düşünmemiştir. Bu haberin verilmesinin (veya sızdırılmasının) Kürt siyasetinin aktörleri arasındaki bir çekişmeden kaynaklandığını değerlendirmiş olması muhtemeldir.
İmralı Zabıtları'nın içeriğine gelince...
Özellikle Abdullah Öcalan'ın siyaset üzerindeki yorumlarında şaşılacak bir durum yoktur. 1999'dan beri tek başına bir cezaevinde yaşayan Öcalan, bazıları gerçeklerle uyuşan bazıları da bu izole dünyasındaki kurgularla dolu zihninde oluşan bir varsayımlar kompleksini seslendirmiştir muhataplarına...
Bu tür varsayımlara dayalı yorumları düşünce dünyamızın aktörlerinden bazıları, İmralı'da yaşamaya mahkûm olmadan da yapabiliyorlar. Burada önemli olan bu zabıtların ve Öcalan'ın söylemlerinin kamuoyu tarafından nasıl algılanacağı ve barış sürecini sabote edip etmeyeceği sorularının cevaplanmasıdır.
Algılanma farkları
Bu zabıtlarda yer alan ifadelerin kimler tarafından nasıl algılanacağı meselesini Deniz Ülke Arıboğan Akşam'da şu şekilde çok doğru yorumlamıştı:
"Aynı metnin, farklı okumalara tabi tutulması doğal, bu politik bir tutum. 'Ne deniyor' ya da 'denmek istiyor' bir kenara koyulunca, 'ben nasıl anlamak istiyorum' fazına geçiliyor. Bazı kişilere yönelik ithamlar, tabana mesaj vermeye yönelik abartılı ve tehditvari söylemler, Paris cinayetinin analizi gibi konuların ise medya açısından daha ilgi çekici olduğu görülüyor."
Odak kaymamalı
Zabıtların barış sürecine etkisi konusunda da Hasan Cemal Milliyet'te olaya çok sağlıklı yaklaşmış ve şöyle yazmıştı:
"Evet, tarihi bir süreçteyiz. Böylesi süreçlerde, özellikle başlangıç aşamasında meselenin özüne odaklanmak gerekir. Detaylara takılırsak, büyük yanlış yapmış oluruz. Resmin bütünü önemli! 'Odak kayması'na fırsat vermeyelim. Eğer 'İmralı Zabıtları'nda Öcalan'ın bazı gereksiz ayrıntılarla yüklü uzun konuşmasının orasını burasını 'Şeytan ayrıntıda gizlidir' diyerek didiklemeye başlarsanız odak kayar. Bundan sakınmak lazım. Bugün için resmin bütünü önemli. Böylesine tarihi bir barış fırsatını rayından çıkarmak isteyenler elbette olacak. Onlar zaten sahneye çıkmış durumdalar."