İnsanlar neden köpeklerini sever, onları ailelerinin bir üyesi gibi görürler?
İnsana bağlanan tek yaratıktır köpek. Ayrıca hiç büyümeyen bir çocuk gibidir. 10 aylıkken de 10 yaşındayken de bir topu attığınızda, köpeğiniz onun peşinden koşar.
Sizden sadece sevgi ve yiyecek bekler. Karşılığında sizi bir ilah gibi görür.
Dünyanın en aşağılık insanı olsanız da, köpeğinizin gözünde sizden daha değerli ve önemli bir kişi yoktur.
Bundan 40-50 bin yıl önce insan yerleşimleri çevresinde artıklardan beslenmek için gelen kurtların yavruladıkları bebek kurtların başlarını okşayarak onları kendilerine alıştırıp, evcilleştirmiş ilk insanlar...
Köpeği olanlar bilir. Köpek duygularını kuyruğunu sallayarak belli eder.
Bunun fıkrası da vardır... Bir masada üç kişi ve bir köpek poker oynuyorlarmış. Bu tabloya şaşıran bir kişi "Köpek gerçekten poker oynayabiliyor mu" diye sormuş. Oyunculardan biri cevap vermiş.
- Oynayabiliyor ama iyi oynayamıyor, çünkü eline iyi kâğıt geldiğinde kuyruğunu sallayıp belli ediyor, demiş.
Duygular gizlenemez
Çocuklar da böyle değil midir?
Duygularını gizleyemezler.
Ben bu duruma tanık olmuştum. Tek çocuklarını karşılarına alan anne ve baba "Hangimizi daha çok seviyorsun" diye sıkıştırmaktaydılar. Çocuk onlara şöyle bir baktı ve sonra babasına dönüp "Kimi daha çok sevdiğimi söylersem bana kızmazsın değil mi babacığım" dedi.
Bütün bunları neden yazdığıma gelince...
Siyasetteki gelişmeler koca koca adamları köpeklerde ve çocuklarda görülen davranışlara yönlendirmekte.
Diyelim ki AK Parti'ye karşısınız ve Tayyip Erdoğan'ı sevmiyorsunuz. Ama gündemde de Erdoğan'ın başlattığı barış arayışları var.
"Ben barış istemiyorum, savaştan yanayım" demek ayıp kaçabilir.
Bunun yerine mesela "Bakalım PKK'lılar Öcalan'ın sözünü dinleyecekler mi" çizgisinden giderek, gerçek duygularınızı kendinizce gizliyorsunuz.
Düşünce dünyalarını "Türkİslam Sentezi"ni aşağılamaya endekslemiş kişiler "Tayyip Erdoğan milliyetçiliği nasıl ayaklar altına alabilir" diye feryat ettiklerinde, bunu çocukça bulmuyor musunuz?
Yanlış şartlanmalar
Post-modern darbede gazeteciler andıçlarla kurşunlara hedef kılınırken, medya kartelleri kara listeler yapıp gazetecileri sustururlarken "28 Şubat 1000 yıl sürecek" diyenlere hem alkış hem de çanak tutanların, bugünkü özgürlükçü gösterileri çocukça değil mi? Bunların probleminin kaynağı "Vesayetçi demokrasi" ortamındaki yanlış şartlanmalardan olabilir mi?
Hani hep tırnağını yiyen küçük çocuğu annesi "Tırnak yiyenlerin karnı şişer" diyerek bu kötü alışkanlıktan vazgeçirmeye çalışıyormuş. Bir gün yolda hamile bir kadına rastlamışlar. Çocuk kadının yanına gitmiş, "Annen tırnaklarını yersen neler olacağını sana anlatmadı mı" diye sormuş.
Acaba bu büyük çocukları da "Barış ve demokrasi olursa bölünürüz" diyerek yetiştiren ebeveynleri mi vardı?