Yıllar önce eşimle birlikte bir televizyon kanalının programında konuktuk.
Programın sunucusu durup dururken "Evlenme tarihiniz ne" diye sordu bana.
Afalladım... O anda evlendiğimiz tarih aklıma gelmedi.
Sunucuya döndüm,
-Bana evlenme tarihlerini değil de darbe tarihlerini sorsaydınız şu anda hepsini sıralayabilirdim, dedim.
Sizler de benim gibi değil misiniz?
Evlenme tarihiniz, yakın çevrenizin doğum günleri, geçmişte yitirdiğiniz yakınlarınızın ölüm tarihleri...
Kaçını bir anda hatırlayabilirsiniz.
Ama 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve son darbe girişimini oluşturan 27 Nisan elektronik muhtırasını bir anda hatırlarsınız.
Dün bunlardan biri olan 28 Şubat 1997 post-modern darbesinin yıldönümüydü.
Aslında takvimsel bir bahtsızlık var bu tarihe ilişkin.
Keşke 29 Şubat olsaydı
Biliyorsunuzdur... Her dört yılda bir şubat ayı 29 çekiyor.
Eğer 1997'nin Şubat'ı 28 değil de 29 çekseydi ve MGK Muhtırası 29 Şubat'ta dönemin hükümetine verilseydi, bizler de post-modern darbeyi her yıl değil dört yılda bir hatırlayacaktık.
Aslında böyle bir siyasi Zihni Sinir Projesi'ni dört yılda bir hatırlamak bile fazladır ama her yıl hatırlanmasından daha yeğdir.
Yine de bir şeyler söylemem gerekiyor bu 28 Şubat için...
1950'li yıllara kadar en makbul meslek sahipleri mühendislerdi.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra "Toplum mühendisleri" ön plana geçtiler.
Bunlar maaşlarını belirleyen, terfilerini tayinlerini onaylayan, silah alımları için kaynak yaratan seçilmişleri devirmeyi ve toplumun siyasal tercihlerini de, sosyolojik gerçeklerini de yok saymayı, en hakiki mürşit olan müspet ilmin gereği olarak görmekteydiler.
Kendilerine yanlışları hatırlatılıp "Neden toplum bilimcilerine danışmıyorsunuz" denildiğinde de "Danışırsak kararlılığımız sarsılır" benzeri zeka pırıltıları yansıtan cevaplar veriyorlardı.
Son projeleriydi "
Soğuk Savaş"ta Türkiye'ye biçilen sınır muhafızlığı rolü de, bunların akıl dışılıklarının Amerika tarafından görmezden gelinmesini sağlıyordu.
İşte 28 Şubat post-modern darbesi toplum mühendislerinin son Zihni Sinir Projesi'ydi.
Asıl meslekleri asker olan toplum mühendisleri ve onların siyasetteki kalfaları, Türkiye'nin de dünyanın da değiştiğinin farkında değildiler.
Böylece hem ekonomiyi çökerttiler, hem siyaseti dinamitlediler.
"Merkez" olgusu siyasette de, medyada da böylece buharlaştı.
Devirdikleri Erbakan'ın öğrencileri rakipsiz iktidar adayları olarak girdikleri her seçimi kazanmaya başladılar.
Cuntacılık bitiriliyor
Bu toplum mühendisleri 28 Şubat sonrasında olup bitenleri yok sayıp, bir de 27 Nisan 2007 e-muhtırası ile Cumhurbaşkanı seçimini engellemeyi denediler.
O girişim de yüzlerine gözlerine bulaştı.
Ve şimdi Türkiye siyaseti toplum mühendislerinden, cuntacılardan arındırma sürecinde.
Düşünün ki bugün "12 Eylül" denilince sade 1980 darbesi değil, 2010'daki Anayasa referandumu da geliyor akıllara.
Böylece bu Şubat'ın 28'inde de post-modern darbeyi hatırlamak durumunda kaldık.