İşin özeti şu... "Kuzuların Sessizliği" sona erdi.
Kuzular koç oldular artık.
Hatta kurda dönüşen kuzular da var ağılda.
Türkiye'de yaşanan huzursuzlukların özünde bu "Değişim" var.
"Üniter devlet" mi?
"Jakoben laiklik" mi?
"Zorunlu askerlik" mi?
Türklük mü, Kürtlük mü?
Tartışılmayan hangi konu var şimdi?
Demokratlaşma, kapitalistleşme, kentleşme ve benzeri süreçlerin sonunda ortaya çıkan yeni toplum, eskisinden farklı.
Büyük kışla yok artık
Türkiye de dünyalı oldu.
Her birey ve her toplum kesimi kendi şarkısını söylemeye kararlı.
Türkiye büyük bir kışla değil artık.
Devletin sahibi olduklarını varsayan "Cumhuriyet Muhafızları"nın karşısında devletin gerçek sahipleri olan halk var, seçmenler var, sivil toplum var, cemaatler var, işçiler, girişimciler var...
Sermaye sahibi olmak da artık sadece İstanbul'un veya "Devletçilik" dolayısıyla Ankara'nın tekelinde değil.
Anadolu sermayesi de var, yabancı sermaye de var.
Tartışılmayan hiçbir konu yok artık.
Bu tartışmaları bir noktada kesip, tek sesliliği zorlayacak iletişim yapısı da yok artık.
Mumlar sönerken
Her gazetenin manşeti farklı.
Kendilerini medyanın tek efendileri zannedenlerin mumları yatsıdan önce diğer efendiler tarafından söndürülüyor.
O da olmazsa internet sitelerinde söndürülüyor yalancıların mumları.
Çoğulcu ve sivil demokrasi böyle bir şey.
Artık gündemde "Devleti ele geçirmek" yok.
Halkı ikna edip "Yönetime talip olmak" var.
Seçmenler kendilerine efendi seçmiyor, hizmetçi seçiyorlar.
Hizmet edemeyenlere, yönetim de verilmiyor.
Bu gerçeği görmezden gelenlerin balonlarını uluslararası konjonktür de patlatıyor.
"Demokrasi" yükselen değer bu dünyada...
Buna ya alışacağız, ya da alışacağız...
Anayasa da değişecek, kendilerini değişmez zannedenler de değişecek.
"Kuzuların Sessizliği" bitti.