Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Askerler bize, bizler de askerlere not veriyoruz...

Türkiye'de her 20 yaşına giren erkek zorunlu olarak gazetecilik, doktorluk, avukatlık, polislik veya öğretmenlik yapmaz.
Eğer bir engeli yoksa mutlaka askerlik yapar.
Bu bakımdan hepimizin komutanlar, kışlalar, silahlar ve ordumuzun imkânları ile yönetim biçimi hakkında en azından izlenimlerimiz, bir ölçüde de bilgimiz vardır.
Ben de 1974'te Antalya'daki Topçu Alayı'nda askerlik yaparken, birtakım bilgilere sahip oldum.
Askerlik mesleğini seçenler de, diğer mesleklerdekinden farksız bir kitleyi oluştururlar.
Hangi meslekte olurlarsa olsunlar, o mesleğin parlak isimlerini oluşturacak subaylar da gördüm... Buna karşı hangi meslekte olurlarsa olsunlar, o mesleğe bir katkı sağlayamayacak ve hatta mesleği küçük düşürecek davranışlar sergileyen subaylara da rastladım.
Benim çok beğendiğim, onlardan bilgiler aldığım, kitle psikolojisine hâkim ve insanları yönetmeyi bir sanat haline dönüştürmüş genç subayların, daha sonraki başarılarını, Kurmay Okulu'ndaki çalışmalarını izledim.

İyiler ve kıdemliler
Bunun yanında kötü not verdiğim subaylardan bazılarının da çeşitli dönemlerde Silahlı Kuvvetler kadrolarından tasfiye edildiklerini de görüp, sevindim.
Uzun gazetecilik hayatımda da muvazzaf ve emekli yüksek rütbeli komutanlar tanıdım.
Bunlar da genel tabloyu doğruluyorlardı.
Aralarında bilgili, vizyon sahibi ve mesleklerinin hakkını verenler de vardı, sadece kıdem alarak yüksek rütbelere ulaşanlar da vardı.
Bunları yazmaktaki amacım şu.
Genelkurmay'daki nöbet değişiminde, eski ve yeni komutan yine sivil siyasetin alanına giren konularda konuştular. Kendilerince sivil kesimlerin sergilediği doğruları ve yanlışları seslendirdiler.
Diyorum ki onlar siviller hakkında ne kadar gözlem yapıp, not veriyorlarsa, biz siviller de onları öyle izleyip notlar veriyoruz.

Bitmeyen açıklamalar

Eğer birbiri ardınca gelen Genelkurmay Başkanları mesela "Profesyonel askerlik gelecek, askerlik süresi kısalacak" diye açıklamalar yapıyorlarsa ve bu bir türlü gerçekleşmiyorsa, "Karar-icra mekanizmasında aksama var" diyoruz.
Türkiye'nin jeo-politik konumunu vurgulayarak burada askeri demokrasinin doğal olduğunu düşündürecek siyasi içerikli konuşmalar yaptıkları zaman, kendimizi Suriye'deymiş veya Irak'taymış gibi hissediyoruz.
Ama yine de biliyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin iç ve dış güvenliği güçlü bir ordunun varlığına bağlıdır. Orduyu siyasetin dışında tutmayı başarabilen ve askerlik mesleğinin sadece törenlerdeki değil tüm alanlardaki gereklerini yerine getiren komutanların, bu güvenliği topluma verdikleri güven duygusuyla da pekiştirdiklerini de biliyoruz.
Bu yazının sonuna sayın okurum Cengiz Uçar'ın bana gönderdiği mektubun özetini ekleyerek, askerlik mesleğine farklı ve içeriden, sivil toplumun eleştirilerine de dışarıdan bir bakış açısını yansıtıyorum...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA