Toplumun bir kesimi "Ya telefonum dinleniyorsa" diye endişeli.
Diğer bir kesim de ancak özel ikili telefon konuşmalarında söyleyeceklerini "Twitter" denilen sanal âlemde yazılı olarak siber vatandaşlarla paylaşıyorlar.
Bunlar da "Dinlenilmek" isteyenler.
Bu twitlemek bağımlılığı şeffaflığın zıvanadan çıkmasının en somut örneği.
Bu bağımlılık o noktalara vardı ki, gazetelerde köşeleri olan ve her gün yüz binlerce okura ulaşabilen köşe yazarları arasında da sabahtan akşama kadar her dakika twitterde şakıyanlar var.
Sonunda herhalde "Bugün tuvalete koştum, çünkü ishal olmuştum" falan diye de rapor edecekler ruhsal durumlarını.
Bakarsınız bu durumlarını fotoğraflayıp, diğer twitçilerle paylaşırlar da...
Bir başka garip durum da twitterdeki yazışmaların veya "geyikler"in kendileriyle ilgili olanlarını alıp, bunları gazetedeki köşelerine taşıyanlara ilişkin.
Bunların arasında "Beni aşağıladılar" diye twitter geyiklerini gazete köşesine taşıyanlar var.
Ne diyebiliriz ki bu gibi durumlar karşısında?
Oysa 2006'da bu sistemi kuran üç kişiden biri olan Evan Williams, "Bu bir sosyal ağ değil bir enformasyon ağıdır" demişti. Amaç azami 140 harfle, en son bilgileri diğer katılımcılara ulaştırmaktı.
Bir nevi "İnternetin SMS"i olacaktı bu.
Bizim bağımlı bülbüllerimiz ise bunu bir dedikodu ve geyik ağına dönüştürdüler.
Allah bütün twittercilere ve twitter-zedelere şifa versin.