Amerikan sözel mizahının temel taşlarından birini de "Kötü haber-İyi haber" veya "İyi haber-Kötü haber" içerikli fıkralar oluşturur.
Türkiye'deki muhalefet açısından "İyi haber-Kötü haber ne olabilir" çizgisinden olaylara nasıl yaklaşılabileceğini örnekleyelim.
İyi Haber: Türkiye'nin dış borç stokunun gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 35.6 düzeyinde...
Kötü Haber: İrlanda'nın dış borçlarının gayri safi milli hasılasına oranı yüzde 1267, İsviçre'de yüzde 423, İngiltere'de yüzde 408, Hollanda'da yüzde 365, Yunanistan'da yüzde 161...
İyi Haber: Türkiye'nin kısa vadeli borçlarının oranı gayri safi milli hasılasının yüzde 7.7'si seviyesinde.
Kötü Haber: Yunanistan'ın kısa vadeli dış borçları GSMH'nın yüzde 50'si seviyesinde.
Görüldüğü gibi gerçeklerin bir bölümünü aldığınız ve mesela "Gırtlağımıza kadar borca gömüldük" diyerek, borçlarımızın gayrisafi milli hasılamızın yüzde 27'sine, kısa vadeli dış borçlarımızın da yüzde 7'ye ulaştığını vurguladığımızda, muhalefet olarak bu bizim için iyi bir habere örnektir.
Ama İngiltere'nin, İsviçre'nin, Yunanistan'ın borçlanma oranlarını gördüğümüzde, Türkiye'nin ekonomi yönetiminde başarılı olduğunu anlarız ve muhalefet olarak bu bizim için kötü haber olur.
Ne iyi ne kötüdür?
Tabii ki bu "İyi haber-Kötü haber" türü mizah, Amerika'da sadece siyaset alanında kullanılmaz.
Birkaç örnek verelim bunlardan...
Doktor- İyi ve kötü haberim var sizin için
Hasta- İyi haber ne?
Doktor- Dünkü tahlillerinize göre 24 saat yaşayacaksınız.
Hasta- Kötü haber ne?
Doktor- Bunu size dün söylemeyi unuttum. ......
Avukat- Bir kötü bir de iyi haberim var.
Müvekkil- Kötü haber ne?
Avukat- Cinayet mahallinde bulunan kanın size ait olduğu anlaşıldı.
Müvekkil- İyi haber ne?
Avukat-Kolesterolünüz 130'a düşmüş.
Bir de iyi ve kötü haberin iç içe geçtiği durumlar vardır.
Mesela evlilik dışı ilişkiye giren bir işadamına ilişki kurduğu kadın "Bir iyi bir de kötü haberim var... Meğer kısır değilmişsin" diyebilir.
Sabır şarttır
Konumunuza göre hangi haber iyidir, hangisi kötüdür diye karar verirken, aceleci davranmamalısınız. Çünkü zamanın ne getireceği hiç bilinmez.
Eski Çin'de yaşlı bir çiftçinin çiftliğini basan yaban at sürüsü her şeyi yıkıp, büyük zarara sebep olmuş. Komşuları "Bu çok kötü bir durum" demişler. Çiftçi ise "Belli olmaz" diye cevap vermiş.
Ertesi gün çiftçinin delikanlı çağındaki oğlu yaban atlarından birini yakalayıp, eyerlemiş ve üzerine binmiş. Komşular "Bu çok iyi bir durum" demişler. Çiftçi yine "Belli olmaz" diye cevap vermiş.
Birkaç gün sonra çiftçinin oğlu attan düşüp bacağını kırmış. Komşular bu defa "Kötü bir durum" demişler ve yaşlı çiftçi yine "Belli olmaz" cevabını vermiş.
Bu sırada savaş çıkmış ve köye gelen yetkililer delikanlılık çağına gelmiş bütün erkekleri askere alıp, götürmüşler. Çiftçinin oğlunun bacağı kırık olduğu için sadece o askere alınmamış...
Acaba her konuda iktidarı yerden yere vuranlar Türkiye'nin borçları yüzünden şimdi onu övecekler mi yerecekler mi?
Öğrenci öğretmene "Beni yapmadığım bir şeyden ötürü azarlar mısınız" diye sormuş... Öğretmen "Tabii ki azarlamam" cevabını verince "Ev ödevimi yapmadım" demiş ya.