Bir ara internette dolaşan bir haber filmi vardı. Televizyon kanalının muhabiri, sokakta rastladığı değişik kişilere "Türkiye'den kaçırılan piramitlerin Mısır'dan geri istenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz" diye soruyordu.
Bazı cevaplar şöyleydi:
- Bizim gümrük kapılarımız böyle kevgir gibi olduğu sürece piramitlerden sonra Sultanahmet Camisi'ni de kaçırırlar...
- Atalarımızın mirası olan piramitlerimizin Mısır'dan alınıp Türkiye'ye getirilmesi için hükümet hemen harekete geçmelidir.
- Bu duruma yılladır göz yumanlardan hesap sorulmalıdır.
Tarihe ve gerçeklere dönük trajikomik bir umursamazlığın yansıması olan bu cevapları hatırlayınca, bugünün dünyasındaki benzer gelişmeleri düşünmemek imkânsız oluyor.
Örneğin şu Habur'dan geçen Mahmur Kampı sakinlerinden 34 kişi hakkında yapılan yorumlara bakın.
Sanki bunların hepsi PKK'lı ve Mahmur Kampı da toptan bir PKK üssü...
Hepsi PKK'lı mı ki?
MİT'in eski müsteşarı Sönmez Köksal ne diyor oysa.
- Mahmur Kampı'nda, pek azı PKK'ya bulaşmış 11 bin 500 kişi var. Bunlar, özlük hakları korunarak yurtiçine alınmaya başlanmalıdır...
Bu çok önemli ayrıntıyı kamuoyuna anlatmak konusunda Hükümet'in başarılı olmadığı kesindir.
Güneydoğu'nun bölücü terörden arınması ve Kürt Realitesi'nin PKK'dan soyutlanması amaçlı bir siyasetin uygulanmaya başlandığı böylesine tarihi bir dönüm noktasında, kamuoyuna olayın içeriğinin sadece Başbakan Erdoğan'ın çoğu gergin konuşmaları ile anlatılması mümkün değildir ki.
Gelişmiş ülkelerde bu konuda bir "Sözcü" görevlendirilir.
Konuya ilişkin bütün toplantılara katılan ve gizli ya da açık bütün bilgilere sahip olan bu sözcü, gerekirse günlük basın toplantıları ile, olup bitenleri medya aracılığı ile kamuoyuna yansıtır.
Eğer Mahmur'dan gelenler için bu bilgilendirme yapılsaydı, böylesine tepki gösterilir miydi bu olaya?
Ama tabii her konuda olduğu gibi bu açılıma dönük olarak da, karşı çıkanlardan da "İyi niyet" beklemeliyiz.
Gerçek düşünce
- Açılımın adı neden değiştiriliyor?
- Açılımın içi neden doldurulmuyor?
- PKK'lılara gösterilen hoşgörü neden Ergenekon sanıklarına gösterilmiyor?
- Devlet Öcalan'ın yol haritasını izliyor...
Böyle şeyler söylemek yerine şöyle denilse daha doğru olmaz mı yani?
-Biz de artık Güneydoğu'da kan dökülmesine dur denilsin diyoruz. Ama bu şimdiki iktidar zamanında olmasın... "İyi niyet şarttır" diyoruz ya.
Baksanıza "Ermeni Açılımı" sonrasında mesela CHP'nin gösterdiği tepkilere.
Sanki CHP'nin temeli Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde değil, Bakü'deki Şark Milletleri Kurultayı'nda (3'üncü Enternasyonal) atıldı.
Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'nı, Erdoğan'ın Başbakanlığını neredeyse yok sayan CHP, İlham Aliyev'e "Milli Şef" gibi bakmaya başlamadı mı?
Barışa şans tanımak
Şu anda CHP için en önemli mesele "Azerbaycan'ın milli çıkarları" değil mi?
Aslında herkes kendince haklı...
Örneğin DTP'ye hitaben "İtidalli olun" çağrısı yapanlar tabii ki haklı.
Ama ya DTP de, mesela CHP'ye ve özellikle MHP'ye dönük olarak "İtidalli olun, Türk-Kürt kamplaşmasını körüklemeyin" çağrısı yaparsa ne olacak?
Mehmet Ali Birand ne güzel özetlemişti son durumu dünkü Posta'da..
- Şu anda iki seçenek arasındayız. Ya silahlar susacak, şehit cenazeleri bitecek. Veya yeniden savaşa dönülecek. Yine kan ve barut dolu yıllar yaşayacağız. Küçük bir şans ümidi verse dahi, ben bu fırsatın değerlendirilmesinden yanayım.