Bazen "İyi ki politikacı değilim" diye şükrediyorum. Eğer politikacı olsaydım meslek hayatım bir kez iktidar olduktan sonra biterdi. Ülkede iktidar sorumluluğu taşıdıktan sonra, yeni dönemde iktidar olan partiyi yıpratmak amacıyla kalkınma ve istikrar için harcadığım çabalarımı unutup, asla yıkıcı muhalefet yapamazdım.
Varsayın ki gelecek bir genel seçimde AK Parti muhalefete düştü.
Tayyip Erdoğan kalkıp, "Her şey çok kötü. Türkiye'yi kriz bekliyor" benzeri demeçler verebilir mi? Oğuz Satıcı başkanlığındaki Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) heyetini cumartesi günü Başbakanlık'ta kabul ederken yaptığı konuşmayı hatırlayın mesela.
- 2010'da ihracat hedefimiz olan 100 milyar doları yakalamak istiyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında ise inşallah el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve ihracatta 500 milyar dolara Türkiye'yi ulaştıracağız .
- Bugün ABD sorunsuz bir ülke mi? Sorunları var. Çin sorunsuz bir ülke mi? Hindistan sorunsuz bir ülke mi? Japonya sorunsuz bir ülke mi? Hepsinin sorunları var. Ama sorunlarını gayretle, omuz omuza, dayanışma içinde çözüyorlar ve Türkiye de bu işi inşallah başaracaktır.
Diyelim ki Erdoğan muhalefet oldu. Yukarıda alıntılar yaptığımız konuşmasını unutup, "Türkiye batıyor. Bu iktidar her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı" diyebilir mi? Türkiye'nin yarına dönük iddiasının bir partinin meselesi olduğunu zanneden kendi iktidar döneminin muhalefetini hatırlar ve herhalde "Onlara benzemek bana yakışmaz" derdi muhalefetteki Erdoğan.
Veya siyasetle devletin arasına nifak sokmayı amaçlayan muhalefet türünün kendi iktidarında ne gibi sorunlar yarattığını hatırlar, ağzını açıp konuşmadan önce en az beş kere yutkunurdu.
İyi ki politikacı olmamışım. Politikacı olsaydım herhalde sürekli, "Allah'ım beni sakın iktidar yapma" diye dua ederdim.
Çünkü her çeşit sorumluluk, onu taşıyan insanları ömür boyu etkiler.
İktidar olamamış ama ailelerinin sorumluluğunu üstlenmiş muhalefet sözcülerine bakın. Ne kadar özenli davranıyorlar ailelerine karşı. Çünkü biliyorlar ki, her şeyi her dakika kötüleseler ailede ne bütünlük, ne de moral kalır. Bir kez iktidar olabilseler, onlar da herhalde toplumun ve siyasetin istikrarına özen göstereceklerdir.
Ben Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsaydım, muhalefete düşünce siyaseti bırakırdım. İnsan ülkenin ve halkının sorumluluğunu bir kez üstlendikten sonra, keskin muhalefet yapamaz ki. İngilizler "Sadık muhalefet" kavramını bilinçsizce mi kullanmışlar ki demokrasilerinde?