Uzaydaki astereoidlerin her adımını izleyen astronomlar, "VD17" diye bilinen göktaşının 4 Mayıs 2102 tarihinde dünyaya çarpması ihtimalinin 1400'de 1 olduğunu tartışıyor.
VD17'nin yörüngesindeki her değişiklik, ilk kez saptandığı 7 kasım 2004'ten bu yana günde 24 saat izleniyor. NASA tarafından fonlanan "Linear Asteroid Gözlem Merkezi"nin bulgularına göre, 1 kilometre çapındaki bu göktaşı dünyaya çarparsa, "Torino Ölçeği"ne göre 2'nin üzerinde bir "Çarpma Riski" doğacakmış. Bir başka deyişle bu çarpma sonunda 14 bin megatonluk dinamit patlamasındakine eşit bir enerji salınacakmış.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Nasıl milyonlarca yıl önce bir göktaşı çarpması sonucu pek çok canlı türü ve bu arada dinozorlar yok olduysa, 4 Mayıs 2102 günü de biz insanların yarattığı uygarlığın sonu gelebilir. Gökyüzüne yükselecek kül ve duman tabakası, güneş ışınlarının dünyaya gelmesini engeller ve "Buzul çağı" yeniden başlayabilir.
Bütün bunlar bilim kurguya dayalı çeşitlemeler değil. Girin internette Google'a "VD 17" yazıp, arama motorunu çalıştırın. Bazılarını ancak uzmanların anlayabileceği yüksek matematik hesapların yanında, herkesin anlayabileceği bilgileri de edinebilirsiniz.
Benim anladığım, şu anda bu konuyla ilgilenenler sürekli hesap yapıp, göktaşının hızındaki ve yörüngesindeki gelişmeleri izliyor. Gerekirse, uzaya gönderilecek astronomlar, nükleer silahlarla, VD 17'nin yörüngesini değiştirmeyi de deneyecekler.
Büyük insanlık böyle konularla da uğraşıyor.
İnsanlığın bir bölümü, önümüzdeki yıl kimin cumhurbaşkanı seçileceğine veya genel seçimin cumhurbaşkanı seçiminden önce mi sonra mı yapılacağına takılmış durumda.
Bir bölüm insanlık da, 96 yıl sonra 1400'de 1 ihtimalle insanlığın yok olabileceği tehlikesini nasıl önleyeceklerini düşünüyor.
Bu yazıyı okuyanlar için 96 yıl sonrası sadece "Yokluk "tur. Yani "4 Mayıs 2102'de dünya batarsa batsın, bundan bana ne" diyebilirsiniz.
Ama insanlığın bir bölümü böyle demiyor. Bu sayede tedavisi imkansız diye bilinen hastalıklara deva üretiliyor, 50 yıl önce yaşayanların hayal bile etmediği teknolojiler günlük hayatın vazgeçilmez öğeleri oluveriyor.
Bütün mesele biz Türkler'in hiç olmazsa bir bölümümüzün "Büyük İnsanlık"ın uğraştığı konulara ilgi duymamızı sağlamak ve bunların içinde yer alabilmektir.
Amerika'da da siyasi kavgalar, iç ve dış politikanın bitmez tükenmez girdapları var.
Ancak "Diğer Amerika"da, bazı insanlar 96 yıl sonra uzaydan gelecek tehdide karşı önlem almaya çalışıyor. Oysa bizde "Diğer Türkiye" sanki yok gibi.
Bunu bilmekte fayda var sanıyorum.