Hafta sonu Liberal Demokrat Parti yöneticileri ile birlikte olduk. LDP'nin karizmatik Onursal Başkanı Besim Tibuk'un yanında, Genel Başkan Cem Toker, Genel Başkan Vekili Nizam Kağıtçıbaşı ve Divan üyeleri vardı görüşmemizde.
Şunu öncelikle vurgulamalıyım.
Bazı siyasi partiler sandıkta güçlü olmasalar bile, temsil ettikleri düşünceler, bir deniz feneri gibi ülke siyasetine ışık tutar. Liberal Demokrasi bugün Türkiye'nin artık onsuz olamayacağı bir siyasi görüş. Üye olmak için çabaladığımız Avrupa Birliği, özünde bir "Liberal Demokrasi Projesi" mesela.
Gürültücü azınlıklar bazen "Ulusalcı","Şovenist" ve hatta "Militarist" söylemlerle ülke gündeminde seslerini duyursalar bile, siyasetin yükselen değeri "Liberal Demokrasi"dir.
Liberal Demokrat Parti Türkiye'nin her ilinde, her ilçesinde var. Seçim ortamına girildiğinde harekete geçmek üzere bekliyor bu çekirdek kadro. Ayrıca, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler, şeffaf devlet ve idare, sivil toplumun yönetime katılımı, rekabete dayalı serbest pazar ekonomisi gibi Liberal Demokrasi'nin temel ilkeleri, bütün partiler tarafından benimsenmiş durumda.
Ankara'daki Liberal Düşünce Derneği de, Prof. Dr. Atilla Yayla'nın yönetiminde yayınlar ve seminerlerle, toplumdaki siyasi bilinçlenme sürecine katkısını yoğun biçimde sürdürüyor.
Bundan sonraki seçime uzanan dönemde Liberal Demokrat Parti'nin sesini daha çok duyacağımızı söyleyebilirim. Bu ses "Aklın ve çağın sesi" olarak siyaseti derinine etkilemeye devam edecektir.