MAHİR Kaynak, geçenlerde Star'daki yazısında herkese yararlı olacak şeyler yazmıştı. Sürekli elmalarla armutları karıştıran ve buna karşı hayatlarında ne elma ne de armut yemiş olanlara yardımı olur diye, Kaynak'tan bir aktarma yapıyorum:
- Gündemimizde bir şeyler inşa etmek, yapmak yoktur. Hepimiz bir kurtarıcı rolündeyiz ve tek işimizin bizi yok etmek isteyenlere karşı mücadele olduğunu düşünürüz. Bu konuda tek desteğimiz inançlarımız ve vatan sevgimizdir. Ama şanssızlıklar ve ihanetler yakamızı bırakmaz. Bölücülüğe karşı verdiğimiz mücadeleyi dünyada eşi görülmemiş bir başarıyla sonuçlandırsak bile desteklediklerimiz daha ciddi bir bölücü olarak karşımıza çıkar. Dost bildiklerimiz kalleş, düşmanlarımız acımasızdır. Yıllarca ortak düşmana karşı göğsümüzü siper ettiğimiz müttefikimiz ABD, bir vefasızlık anıtı gibi, bizi bölmek isteyenlerle birliktedir ve onların hamisi konumuna gelmiştir. Yıllardır kapısını aşındırdığımız AB, bin dereden su getirerek, bizi dışlamaya çalışmaktadır.
- İçimizde bunun sebebini bilenler de vardır. Eğer fert başına milli gelirimiz on bin dolar olsa tüm sorunlarımız çözülebilirdi. O zaman kimse bizi bölmeye, yok etmeye cesaret edemezdi. Geriliğimizin sebebi de bellidir. Cehaletten daha başka sebep aramaya gerek var mı? Bir Amerikalı Saddam'ın kimyasal silahlarından korunmak için gaz maskesi alsa, Vietnam'ın yerini bile bilmese, 11 Eylül'ü bir avuç İslamcı teröristin yaptığına inansa bile cahil sayılamaz. Bu sefer olaya tersinden bakar, cahil olsalardı bu kadar zengin olabilirler miydi deriz. Okumuşlarımız iş bulamıyorsa, eğittiklerimizden yararlanamıyorsak okullarımız kötü demektir ve onları ABD'deki eğitim kurumlarına benzetmemiz gerekir.
- Herkesin düşman olduğu bir ortamda dövüşmekten başka çare var mı? İnançlarımız bu savaşı kazanmanın tek teminatıdır ama bu sefer de çılgın Türk mü yoksa dini bütün bir Müslüman mı olacağımıza karar veremeyiz.