Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Neden kurban?

Hemen her Kurban Bayramı geldiğinde...
Okurlarımı kurban olgusu üzerine hem inanç, hem de toplumbilimsel açıdan daha köklü biçimde düşünmeye çağırmaya başlamam 90'ların ortalarına dayanıyor.
Dindarların Kurban Bayramı'nı seküler kesimlere "hayır işi" gibi tanıtmalarından; belli bir kesimin her "kurban"da sanki ilk kez kan dökülüyormuş gibi davranmasından ve her türden kanlı kavga gürültüyü içine sindiren okumuş yazmışların kurban ayinlerine ilkel gözüyle bakmasından çok sıkılmıştım.
Bu ne bitmez tükenmez bir kolaycılıktı! Bu çerçevede Yeni Yüzyıl'da çıkan ilk yazımı hatırlıyorum; "Korkup Sakınanların Şiddeti" başlığı taşıyordu.
Bugün istiyorum ki, çeşitli yıllarda Kurban ve Kurban Bayramı üzerine kaleme aldığım yazılarımdan bazı bölümleri buraya bir kez daha alayım ve yeniden birlikte düşünelim...

***

Şiddet meselesini kolaycılığa kaçmadan iliklerimize kadar hissetmek için hâlâ en iyi yol "kutsal" söyleme bakmaktır.
Kurban geleneği bu bakımdan merkezi öneme sahiptir.
Kurban, ne tek bir dine aittir ne basit bir örftür ne de etkisi kaybolup gitmiş arkaik bir uygulamadır.
Bütün gelenekler ve aynı zamanda toplumbilimleri bize der ki...
Şiddeti canlandırmak kolay, bastırmak zordur. Çünkü her şiddet eylemi zincirleme reaksiyonları kışkırtır. Misillemeyse felakettir.
Misilleme zinciri kırılamazsa ortada toplum diye bir şey kalması imkânsızlaşır.
İnsanlık tarihinde kurban törenleri tam bu noktada ortaya çıkmıştır.
Masum (intikam riski taşımayan) varlıklar seçilir. Masumu kesen bıçaktan başka bıçaklar doğmaz çünkü...
Böylece şiddet kovulur, toplum korunur.
Bu yüzden bayram edilir!
Kurbanın eşsiz sembolik gücü tam bu noktadadır.
Şimdi antropolojiyi bırakıp İslam'a geçelim...
Hz. İbrahim'e verilen koç gerçek bir varlık olduğu kadar ve daha çok bir semboldür. Müslümanların bunu unutmaması gerekir(di.) Peki neyin sembolüdür?
İnsanın o en trajik imtihanını dile getiren hikâyeye dikkatle bakan, bu sorunun cevabını anlar. Kurban sevilenlerin, bağlanılanların, hakkında "asla onsuz yapamam" denilebilecek olanların sembolüdür.
O nedenle, "Kurban Bayramı" etrafı mezbahaya çevirme günleri değil, Allah rızası için fedakârlık ve teslimiyet konusunu düşünüp tartma ve kendimizle hesaplaşma günleri olmalıdır.
Ali Şeriati'nin şu yorumuna kulak vermeye ne dersiniz...
"Kimdir senin İsmail'in? Kendin bileceksin. Sevdiklerin olabilir; işin, rütben, mevkiin vs. olabilir. Allah'a yakın olmak istiyorsan, önce kendi İsmail'ini bulacak ve onun yerine kurban keseceksin! Âdet olsun diye kurban kesmek kasaplıktır."
***

Yerim dar, burada kesmek zorundayım.
Müslüman okurlarımın bayramını kutluyorum. Diğer okurlarıma da huzurlu bir tatil diliyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA