Hayvanlarla ilişkimizin nasıl derinden bozuk olduğunu anlamak için sokaklardaki sahipsiz kedilere, köpeklere bakmak çok yanıltıcıdır. Asıl evlerimize, bahçelerimize ya da bilinçaltımızda kaynaşan imgelere bakmak gerekir. Hayvanları ya süslü oyuncaklar ya sevimli köleler ya da sürekli canımıza kast eden canavarlar sanıyoruz. Çok acıklı bir durum!
***
Yeni
Hayvanları Koruma Kanunu tasarısı bana şunu düşündürdü. Hayvanlara "
yabancı" gözle bakan birileri bu kanunu yazıp çıkartacaksa, eksik kalsın! İstemez.
***
Yeni yasanın öngördüğü "
hayvanlar için doğal yaşam parkı" uygulaması korkunç bir zulmün "
doğallık" yalanıyla örtülmesidir.
***
Sokak köpekleri ve kedileri... Her şeyin farkındalar.
***
Sokak köpekleri ve kedilerinin dili olsa şunu söylerlerdi: "
Bizi alet ederek yasalar yoluyla korumaya kalkışacak bir medeniyete henüz sahip değilsiniz!"
Şöyle modern ve yaygın bir yanılgı var: Hayvanları çok "
saf" ve çok
"temiz" yaratıklar olarak tarif ediyorlar. Oysa hayvanlar bu kavramların dünyasından uzaktadırlar. Bu türden tezler
insanları sevmekte zorlandığımızı gösterir ama gerçek bir hayvan sevgisine işaret etmez!
***
Kedilerin, köpeklerin sürekli yardımımıza ihtiyaç duyduklarını düşünmek yanlış! Hayır! Gözlerine baksak anlayacağız; "
gölge etme başka ihsan istemez" diyorlar bazen.
***
Sadece şunca yaşın tecrübesiyle bile kuvvetle iddia edebilirim:
En tehlikeli köpek sahipli köpektir. Muhtemeldir ki sahibi yüzünden...
***
Sokak köpekleri de korkar sahipli köpeklerden; sarhoştan korkan deliler gibi ya garip garip havlar ya da kuytu köşelere kaçarlar.
***
Hayvanlara zalimce davranan dindarlara hayret ederim: Kur'an'da hayvanlardan "ümmet" olarak söz edildiğini ve kıyamet gününde onların da "haşredilecekleri"nin anlatıldığını hiç mi işitmemişlerdir! (Bkz. En'am. 38.)
***
Hayvanlara baktıkça tanınmış mistik Gürciyev'in şu sözüne hak veririm: "Varoluşun gizemlerini anlamak için ara sıra durup hayvanları seyretmeliyiz."