Bütün gazetelerde haberdi, okumuşsunuzdur. Patronlar Okulu açılıyormuş.
Türkiye'de bir ilk olacakmış. Her kesimden işadamları Çırağan Sarayı'na kapanıp uzmanlardan "ders" alacaklarmış.
Projenin danışmanları da Prof. Dr. Deniz Gökçe ve Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'ymuş.
Önce okula "gidecek" patronları uyarıyorum..
Aman dikkat! Deniz Hoca'nın tepesi çabuk atar, attı mı da kötü olur!
Bir de Prof. Cüceloğlu'nu uyarmak istiyorum...
Ne olur onlara "içlerindeki çocuğu dışarı çıkarmalarını" telkin etmeyin!
Mızmız, şımarık, suçu hep başkalarının üzerine atan, maçı kaybedince topunu alıp evine giden ve habire nutella kaşıklayan bir patrondan daha çekilmez ne olabilir!
***
Şaka bir yana...
Günümüzün patronları eskisi gibi
evrensel kültürel gelişmelere kapalı ve sadece işlerine odaklanmış tipler değiller.
Çoğu iyi eğitimli.
Çok sayıda ilgi alanları var.
Zaten öyle olmasalar bile, günümüzde
para insanı bilgilendirip kültürlü kılıyor.
Ve birçoğu en azından uçak beklerken havaalanı kitapçılarında gördükleri
Nassim Taleb veya
Malcolm Gladwell kitaplarını duraksamadan alıyor.
Çevrelerinde sürekli
"liderlik",
"öngörü", "uluslararası ilişkiler ve sermaye dolaşımı" gibi konularda konuşuluyor.
Tabii onlar
"Kurtlar Vadisi" dizisi,
"New York'ta Beş Minare" filmi ve
Başbakan'ın ruh durumları üzerine konuşmayı tercih ediyor, başka!
***
Hani diyorum, ille de
Patronlar Okulu olacaksa...
Biraz daha farklı yaklaşılamaz mı?
Ben patron olsam, hep tercih edildiği gibi
"insan yönetimi" ve
"stratejik ilişkiler" konusunda değil de, mesela
"gündelik hayatta adalet" ve
"sokak kültürü" alanlarında uzman hocalar ders versin isterdim.
Bilmiyorum...
Bizimkiler
"bize ne adaletten, sokaktan... çok sıkıcı" mı derler!
Mesela Harvard'ın adalet üzerine seminerleriyle ünlü hocası
Michael Sandel iyi olmaz mı? Onlara
"büyük bir tıbbi buluş için birkaç hastayı gözden çıkarmanın basit bir iktisadi mesele olmadığını" anlatsa!
Ama şunu kesin öneriyorum...
Okulun ana destekçisi
Ali Ağaoğlu ve büyük şehirlerimizi neredeyse yeni baştan inşa eden öteki
müteahhitlere...
Alain de Botton gelsin ve
"Mutluluğun Mimarisi"ni anlatsın!
Belki o şehirlerde yaşayan, o evlerde oturan, o işyerlerinde çalışan
bizim gibilere de bir yararı olur!