Sonunda böyle olacağı belliydi! "Şşşt sakın onu yeme, zararlı!"; "aman bol bol bunu ye, yararlı!" şamatasını kitlesel çılgınlık haline getiren bir dünyada...
Gidişatın yeni bir "yeme bozukluğu" na (eating disorder) kapı açacağı bilinmeliydi.
Çağdaş psikiyatrinin nur topu gibi yeni bir rahatsızlık tanısı var artık: Orthorexia Nervosa!
Yani kafayı sağlıklı beslenmeye takıp yediğine içtiğine dikkat etmekten helak olma hali!
İlk kez 1997'de tanımlanan bu rahatsızlık son birkaç yıldır Batı'da hızla yayılıyor.
***
Bir hekim okurum dünkü yazımdan kalkarak şöyle diyor: "Sosyolojik bakımdan şimdilik
seçkinci bir nitelik taşısa bile
'sağlıklı yaşam için doğru beslenme kültürü' asla hafife alınacak bir şey değildir!"
Tamamen katılıyorum.
Hangimiz bu konuya sonuna kadar kayıtsız kalabiliriz ki! Bu hayata haksızlık olur!
Medyada
Osman Müftüoğlu sükûnetiyle dile getirilen sağlıklı yaşam önerilerinin başımın üzerinde yeri var.
Ama madalyonun öteki yüzünü de görmek gerekiyor.
Bilimsel verilerin ışığında
doğru beslenmeye çalışmak başka şey;
sürekli tedirginlikle yiyip içmek ve bugüne kadar yediklerinden pişmanlık duyup kahrolmak bambaşka bir şey!
Popüler kültür yeni bir
"iç ve dış düşman" tarifi yapıyor. İçerde bedenimiz, dışarıda yediğimiz içtiğimiz bize düşman sanki!
Sağlıklı ve uzun yaşayacak diye
dünyayla ve bedeniyle kavgalı bir insan tipi ortaya çıktı.
***
İşin sosyolojik, politik, ekonomik yönlerini daha çook konuşuruz!
Ama önce durup zihnimize şunu kazımamız gerekiyor:
Beslenme sadece bir diyet rejimi veya metabolik bir faaliyet değildir!
Zihin, duygular, yargılar... Hepsi işin içindedir!
Örnek mi? Modern insanın hep dertli olduğu
midesi var ya hani...
Sadece bir organ mıdır?
Hayır! Deyim yerindeyse,
mide aynı zamanda güçlü bir fikir ve duygudur!
Doğu'nun kadim geleneklerine bağlı olanlar derler ki...
Bedendeki tek
"boşluk" midedir. O yüzden
mide yiyeceklerle olduğu kadar duygularla da doldurulur!
Öfkeler, kırgınlıklar, hüzünler, hırslar...
Taş gibi oturur mideye!
Orası bunlarla tıka basa dolu ve fokur fokur kaynarken...
"Sağlıklı beslenme"ye kafanı taksan; hiç durmadan kalori, yağ, kolesterol hesabı yapsan, suyu camdan içip, meyveni bahçeden koparsan... Neye yarar!