Hollywood Bulvarı'nı gezerken, "şöhret yolu" denen kaldırımların da fotoğraflarını çektim elbet. Taş zeminin bazı yerlerinde, sarı metal harflerle, dünyaca ünlü sinemacıların adlarını çevreleyen yüzlerce yıldız figürü vardı. Robert de Niro, Elizabeth Taylor, Marlon Brando, Sean Connery, Marlyn Monroe türünden ve hepsini yazsam sayfaya sığmayacak kadar 'menşur' kişiler işte.
Derken sinema dünyasının cücüğü sayılan Kodak Tiyatrosu'nun önüne geldim. Oskar ödülleri her yıl bu sanat mabedinde verilir ya, çıplak gözle orayı görebilmekten pek bir keyiflendim.
Törenler sırasında kırmızı halı serilen merdivenlere bakarken bir şey dikkatimi çekti. Bu kez kaldırım üzerinde değil, tiyatro girişinin duvarında bir koca yıldız vardı. "Şu kadar dünya devi arasında hangisinin adı zemine değil duvara iliştirilmiş olabilir ki?" diye düşünüp yaklaşınca daha da şaşırdım kaldım. Çünkü bir sinema oyuncusunun, yönetmenin falan değil, gelmiş geçmiş en büyük boks şampiyonu sayılan Muhammed Ali Clay'in adı vardı o yıldızda.
Hemen sorup öğrendim sebebini.
Hayatını anlatan belgesel filmin bazı sahnelerinde bizzat rol aldı diye verilmiş o yıldız. "Peki niye herkesin adı gibi yerde değil de duvarda onun yıldızı?" soruma aldığım cevap boksör yumruğu yemiş hale soktu beni.
Teklif yapılınca şart koşmuş efsane şampiyon. Demiş ki: "Ben bir Müslümanım ve peygamberimiz Hazreti Muhammed'in adını taşımaktayım.
O ismi yere yazdırıp, çiğnenmesine iznim olmaz elbette."