SİTEM dolu yazım üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanı Rüçhan Keramettin Kurt'la da görüştük. Raporun neden geciktiğini anlatırken, "İ yi biten her şey iyidir" dedim ve kapatmasını rica ettim o konuyu.
Sohbet sırasında, asıl başka şeyler çıktı ortaya. Keramettin hocamız müjde niteliğinde bakın neler söyledi: "Eli kulağında Savaş Bey. Yakında Yenibosna'daki yerimize taşınıyoruz.
Biliyorsunuz ki orası eski bir darphane. Yıllardır öyle kadük bir şekilde duruyordu orada o bina. 20 bin metre karelik bir alan üzerine kurulu harika bir bina haline getirdik orayı. İçerinin mefruşatını da piyasa fiyatının dörtte birine mal ettik."
Mobilyayı kimler yapar?
İlgimi çekti sordum
- Başkanım nasıl yaptınız bunu sponsorlar mı buldunuz?
- Hayır Eskişehir, Ankara, Niğde ve Konya cezaevlerindeki iş yurtları tabir ettiğimiz atölyelerde mahkumlara yaptırttık onları
- Nasıl yani o mahkumlar pek çoğunun hüküm giymesinde büyük payı olan Adli Tıp Kurumu'na mobilya, yatak, pencere, kapı mı üretiyor yani
- (gülerek) Aynen öyle Savaş Bey. Bunun karşılığında hem sigortalı işçi oluyor hem de para kazanıyorlar. Böylelikle cezaevinden çıkınca bir meslek sahibi olmuş oluyorlar. Yeniden suça bulaşma potansiyelleri hayli azalıyor.
- Harika bir sistem bu başkanım.
- Harika gerçekten de. Zaten orası açılınca daha da iyi çıkacak ortaya. Biz Adli Tıp olarak dünyada kullanılan en yüksek teknolojiyi, aygıtları, sistemleri kullanıyoruz. Pek çok Avrupa ülkesinden çok daha ileri seviyedeyiz.
- Siz AB'ye girdiniz bile demek ki. Durdunuz bizi bekliyorsunuz yani
- Aynen öyle Savaş Bey. Bir gün gelin gezdirelim sizi. İftihar edersiniz inanın.