Fantastik bir öneri gibi gelmesin kimseye. Uyuşturucuya karşı topyekun bir seferberlik, milli seferberlik ilan etmemiz gerekiyor. Adam ayırmadan, kayırmadan. "Şu şöyle dokunulmaz, bu böyle ulaşılmaz, öbürküne yanlış yapılmaz!" demeden bir bir ortaya çıkarılmalı "beyazcılar." Devletin en tepesinden başlayarak her kademede üst düzey görevli, bakanlar, milletvekilleri, komutanlar, parti başkanları, üniversite rektörleri, fakülte dekanları, öğretim üyeleri, işadamları, milli sporcular, sanatçılar başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşları el ele, kol kola girmeli, ortak mücadele başlatılmalı.
Görmezden geliniyor!..
Oluşacak bu dev platform çalışma gruplarına ayrılıp memleketin her bir yerine, yöresine uzanmalı ve uyuşturucuyu ortadan kaldırmaya tutkulanmalı.
Gazeteler, televizyonlar, radyolar ortak yayınlara geçmeli bu konuda. Uzmanlar, kurbanlar bir arada kitlelerin karşısına çıkıp, durup dinlenmeden anlatmalı, açıklamalar yapmalı, uyarmalı herkesleri. Bir ülkenin kaderi söz konusu. Ama kimse anlamıyor, anlayamıyor. Hafifseniyor, görmezden geliniyor.
Polisiye başarı inkâr edilemez...
Daha operasyonda akıtılan ter kurumadı. İstanbul Emniyeti Narkotik Şubesi sadece Türkiye çapında değil, Avrupa ölçülerinde bir rekor kırarak son 11 ay içinde 3,5 ton eroin yakaladı. Ve aldığımız duyumlara göre son çalışmada 1 ton eroin yakalatan uyuşturucu baronlarından biri polise tam 1,5 milyon Euro rüşvet önerdi. Hem de "2 saat içinde ve keş olarak teslim edilmek kaydıyla." Hak ettiği cevabı alan kaçakçıbaşı daha da yüzsüzleşerek ; "O zaman fiyatı siz belirleyin!" diye yaptı ikinci teklifi. Bu adam şimdi içeriden haber gönderiyormuş yakınlarına; "Narkotik'i idare eden bu yeni ekibi satın almak mümkün değil. Ona göre hareket edin!.."
Şov değil, büyük icraat
Peki ne oldu. 2002 yılında 12 ay ortalaması alınırsa, ancak 2 ton eroin ele geçirebilen Narkotik Şube, nasıl oldu da bu rakamın yarısına denk eroini tek bir operasyonda alabildi. Sebebi basit. İşi, yani Narkotik Şube'yi idare eden Tufan Müdür (Ergüder) başta olmak üzere, kadronun çoğu istihbarat kökenli. Yani olaya günübirlik, şov ya da tantanası özünden büyük iş patlatma gözüyle bakmayan adamlar. Global görüyor, sabırla bekliyor, tüm bağlantıları belgeliyor, teknik takibi çok çok önemsiyor ve tam pundunda giriyorlar işe. Amerika'dan Avrupa'ya pek çok önemli basın yayın kuruluşunun başta Celalettin Cerrah olmak üzere narkotik yöneticileri ve ekipleriyle haber röportajlar talep etmeleri de olayın uluslararası önemini vurguluyor.