Ne denilmiştir? "Yiğidi vur, hakkını ver" denilmiştir... Milliyet gazetesi ara sıra düzgün işler de yapıyor.
Bunda, arkadaşların "sürekli Deniz Baykal reklamı" yapmaktan utanıp gazeteci olduklarını hatırlamalarının mı payı var, yoksa ufukta "satılamama ve elde kalma tehlikesi" belirince hükümetle aralarını düzeltme kaygıları mı etken, bilemem artık...
Evet, bazı "köşe postalcıları" utanmazlıklarını sürdürseler bile, sanki yazıişlerinde bir yumuşama var gibi...
Bir Fransız hukukçu bulmuşlar, anayasacı, aynı zamanda Türkiye uzmanı, konuşturmuşlar... Profesör Jean Marcou.
Adam demiş ki, "yedi yıllığına seçilmiş birisi yedi yıllığına görev yapar"... İşte o kadar.
Konu cumhurbaşkanı tabii.
Abdullah Gül meclis tarafından yedi yıllığına seçildikten sonra referandum yapıldı, "beş artı beş" formülü kabul edildi ya, muhalefet Gül'ün görevi beş yıl dolunca, yani 2012'de bırakmasını istiyor.
Amaç Gül'den bir an önce "kurtulmak" elbette. "Muhalif hukuk uleması" da bu yönde fetva vermekte!
Oysa bakınız, "elin keferesi" çok açık ve seçik bu konuda: Yedi yıl için seçilen, yedi yıl görev yapar.
Örnek olarak da, Jacques Chirac'ı gösteriyor. Chirac yedi yıllığına seçildikten sonra bu süre beş yıla indirilmişti, tıpkı bizde olduğu gibi, ama Chirac yedi yıl görev yaptı.
Çünkü, bazı Türk hukukçuları bilmeseler bile, evrensel hukukun temel ilkelerinden biri şu: Hiçbir kanun "makabline şamil" olamaz, yani geriye doğru işlemez!
Referandumda Gül için özel bir "geçici hüküm" de konmamıştır ve oylanmamıştır. Gül'ün görev süresini tartışmak bile abestir.
Cumhurbaşkanı Gül, 2014 yılına kadar görev yapacak ve bir daha aday olamayacaktır. (Kendisi bırakmadığı, yani istifa etmediği takdirde tabii.)
Yerine gelecek olan kişi 2019 yılına kadar görev yapacak ve yeniden aday olabilecektir.
İşte bu kadar.
Fakat "Gül ile Erdoğan'ın yer değiştirmeleri" ihtimali muhalefet tarafından büyük bir tehlike gibi algılanmaktadır, o yüzden de elbette daha "çok su koyuveceklerdir"...
Bu ülkede, vatana ihanetten başka hiçbir suçtan dolayı kovuşturulması mümkün olmayan cumhurbaşkanının ifadesini almaya kalkan hukuk dışı hukukçular da, "git ifade ver de kurtul" diye cumhurbaşkanına baskı yapmaya ve hukukun çiğnenmesine çalışan terbiyesiz ve saygısız basın mensupları da görülmemiş midir?
Adam olan çıkar, çatır çatır seçimi kendisi kazanır ve "Gül'ün başbakan, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması" ihtimalini de bir çırpıda ortadan kaldırır. Her türlü "kombinasyonu" bir çırpıda bitirir.
Ama kimisi de hukuku eğip bükerek "siyasi kertenkelelik" peşinde koşar. Eh, basına da ekmek çıkar.
Neyse canım, Sayın Baykal yirmi yıl önce Özal'ın "onursuzca indirmekten" sözediyordu, şimdi hiç olmazsa "hile-i şeriye" yollarını arıyor. Bu da bir gelişmedir!
Sonuç olarak, yedidir yedi.
Bu iş öyle Ergenekon örgütüne "kedidir kedi" demeye de benzemez.