Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, geçen gün MİT ile ilgili üzeride durulması gereken bir demeç verdi. Dedi ki:
"Eğer Alman istihbaratı Türkiye'yi dinliyorsa, Türk istihbaratının da işi dinletmemektir. Karşılığında da onları dinlemektir. Her ne kadar müttefik, dost olsak da bu konudaki anlayışım budur."
Zeybekci "dinletmeyeceksin" diyor ki çok haklı. "Dinlemesinler" demenin bir faydası yok. Teknolojinin, herkesin herkesi dinlemesine imkân tanıdığı bir çağdayız. Adam "peki" der, yine de dinler.
Bence Zeybekci'nin yanıldığı nokta, "dinleme" ile "dinletmemenin" aynı türden faaliyetler olduğunu kabul ederek MİT'e yüklenmesinde...
Bunlar birbiriyle ilişkili ama farklı alanlardır; tıpkı "casusluk" ile "casusluğa karşı koymanın" farklı uzmanlıklar olması gibi.
Ancak dinleme de, dinletmeme de döner dolaşır teknolojide birleşir. Bu alandaki "ileri" teknolojiyi kendin üretmeyip ithal ettiğin sürece Almanya veya ABD seni dinlemeye devam eder. Sen ise "büyükleri" değil, olsa olsa Suriye'yi dinlersin.
Teknoloji bir mühendislik ürünüdür. Bu nedenle de benim önerim, dindar nesil yetiştirmeye çalışmak yerine, "mühendis nesil" yetiştirmektir. İnsanlar dinini zaten öğreniyor; mühendis yetiştirmek ise ciddi ve pahalı bir öğretim süreci gerektirir.
Not 1: Tabii o mühendislerin bir de istihdam meselesi var ki... Onu da önümüzdeki günlerde konuşuruz.
Not 2: Milli Güvenlik Kurulu'nun siber savaş meselesini ancak 2010'da bir kere ve 2012'de ele aldığını biliyor musunuz? (14 Ağustos 2012 tarihli yazıma bakabilirsiniz.)