Şu sıralarda düşünce kuruluşu Rand'da siyasi danışmanlık yapan, eski CIA uzmanı Graham Fuller "Çözüm Süreci" bağlamında çok hoş bir tabir kullanmış. Şöyle diyor:
"Türkiye için en büyük tehlike 'Mutsuz bir Diyarbakır'dır. 'Mutsuz bir Diyarbakır' Türkiye'nin düşmanları tarafından çok kolaylıkla istismar edilebilir. 'Mutlu bir Diyarbakır' ise Suriye, İran ve Irak için bir tehdittir. Çünkü bu ülkelere nazaran Kürt meselesini çok daha başarılı bir şekilde yönetiyor."
Konu sadece Diyarbakır'ı değil, İstanbul'u da mutlu edecek olan Çözüm Sürecinden açılmışken... Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in 30 Ağustos Resepsiyonu esnasında gazetecilere "Çözüm Sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz; o çalışmanın içinde yokuz" demesi tartışmalara yol açtı. Muhalefet hemen bastırdı: "Olacak iş mi, Apo biliyor TSK bilmiyor."
Doğrusunu isterseniz, ben de önce yanlış buldum bu durumu. Ama sonra aklıma şunlar geldi:
Kürt-PKK sorunlarının dallanıp budaklanmasına yol açan, barışa ilişkin her türlü olumlu gelişmeye taş koyan askeri vesayet, şunun şurasında daha üç yıl önce bitti. Ancak zihniyetler değişmedi: Askerin yaptığı sadece bir adım geride durmaktan ibaret; yoksa kurumsal açıdan hiçbir şeyi değiştirmiş değiller...
Sivil otorite ilgili konularda askerden bilgi ve fikir almıyorsa yanlış yapıyordur... Ama Çözüm Sürecinin ayrıntılı planını TSK ile paylaşmaması belki de daha doğrudur.
Einstein ne demişti: Sorunları, onlara yol açan düşünce tarzını kullanarak çözemeyiz...