Önce... Yolsuzluk soruşturmasında oğullarının adı geçen İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar istifa etti.
Ardından Başbakan Erdoğan, "Aramızdan kötüleri ayıkladık" dedi. Neticede kabinenin 10 bakanı değişti.
Ayrıca başka soruşturmaların olabileceği de konuşulur oldu.
Bu gelişmeler sonucunda şöyle bir izlenim doğdu: "İstifalar yolsuzlukların gerçek olduğuna işaret... O halde Başbakan Erdoğan'ın, 'Bize karşı komplo var' iddiasının asıl amacı, yolsuzlukların üstünü örtmek..."
Yukarıda sayılan istifalara ek olarak... Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in partideki yönetim tarzını eleştirerek istifa etmesi... Bakan Bayraktar'ın ise giderayak Başbakan'ı suçlaması, yukarıdaki izlenimi daha da pekiştirdi.
Halbuki birinin (yolsuzluk) varlığı, diğerininkinin (komplo) varlığını ortadan kaldırmaz. Hatta tam tersi: Komplo olabilmesi için, çoğu zaman yolsuzluk gereklidir.
Servet ve şehvet
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı görevini Fikri Işık'a devren Nihat Ergün... Törende yaptığı konuşmada, "Servet, şehvet ve şöhret arzusu insanları yoldan çıkarır" demiş.
Bu kısa cümle... Siyasi komploların nasıl kurulduklarını gayet güzel açıklıyor.
Lider, parti veya hükümet... Bir siyasi aktöre karşı operasyon mu düzenleyeceksiniz? O halde arayacağınız zaaflar işte bunlardır: Kim servet peşinde? Kim şehvet peşinde? Kim şöhret peşinde?
Bunlar içinde en önemlisi servet ve şehvet elbette... Çünkü halkın ve medyanın fevkalade duyarlı olduğu... Ellerini ovuşturarak beklediği konular bunlardır.
Servet arzusu yolsuzluğa, seks arzusu ise ahlaksızlığa götürür... Bunu bilen komplocular, tarih boyunca o arzuların izini sürmüştür.
Başbakan Erdoğan'ın, "Aramızdan kötüleri ayıkladık" demesi... 17 Aralık'ta ortaya atılan iddiaları kendi kaynakları aracılığıyla soruşturduğunu...
Suçlamaların makul-mantıklı olduğunu gördüğünü... Böylece malum şahısları kapı dışarı ettiğini gösteriyor.
Üç benzemez aynı tepside
Peki, olaya komplocular açısından baktığımızda ne görüyoruz?
Bir kere komplocular daima avantajlıdır... Çünkü iktidar partisi gibi büyük organizasyonlarda, sürüyle çürük elma vardır.
Eğer bu çürük elmaları erkenden teşhis edip, çöpe atacak bir mekanizma kurmazsanız... Başınıza iş açarlar. Hele Başbakan Erdoğan gibi ülkeyi yerinden kımıldatmış bir liderseniz; mutlaka açarlar! Çünkü komplocular tarafından kullanılırlar. ("Peki, MİT ve Danışmanlar o sırada ne yapıyordu" sorusunu bana sormayın.)
Dikkat ederseniz 17 Aralık operasyonunun içinde üç farklı türden çürük vardı: Bakanlık, belediye, banka... Bu çürükler farklı zaman dilimlerinde izlenerek haklarında deliller toplanmıştı...
Ancak aynı tepsiye konularak, hep birlikte halka ve medyaya sunuldular. İşte komplo buydu ve bu gerçek değişmedi.