Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan yine komiklik yapmış. Epey gecikerek, 2020 Olimpiyat Oyunları'nı alamamış olmamıza çok sevindiğini ilan etmiş. Niye? Başbakan Erdoğan'ın hevesi kursağında kalmış. Sevinci ondanmış.
Önce şu noktanın altını çizelim: Olimpiyatların alınmasını istememek, istemek kadar makul bir ekonomipolitik tercihtir.
Niye derseniz... Olimpiyatı alan kentlerin durumu bize bu işin iyiye de gidebildiğini gösteriyor, kötüye de...
Mesela Avustralya'nın Sydney kenti çok faydalandı. Ekonomisine olumlu katkılarda bulunda Oyunlar...
Öte yandan Yunanistan'ın Atina kenti için fiyasko oldu Olimpiyat organizasyonu... Uzun yıllar borç ödedikleri yetmiyormuş gibi, Oyunlar için yapılan tesislerin önemli kısmı atıl kaldı.
Bu iki örnekten başka, arada kalanlar da var: Az kazanç veya az kayıpla bu işi atlatanlar olduğu gibi... Ekonomisinde hiçbir ciddi değişiklik olmayan kentler de oldu.
"Olimpiyat düzenlediği için ekonomik olarak kayba uğramış kent yoktur" dedi bazı ekonomistler. Yalan. İnternete bakın, sürüyle makale, inceleme, veri var bu konuda.
Belki de bozulurdum
İşte bu örneklerden hareketle diyorum ki: 2020'nin İstanbul'da düzenlenmesini istememek, istemek kadar makul bir tercihtir. Yukarıda sözünü ettiğim türde verilere dayanarak, "Biz bu sevdadan vazgeçelim" demek hainlik filan değildir. Ama tabii akılcı bir değerlendirme yapmak şartıyla...
2020 Oyunlarını alsaydık önümüzde yedi yıl olacaktı. Bu süre zarfında ilk hesaplara göre 19.2 milyar dolar harcayacaktık İstanbul'a... Hiçbir Olimpiyat başta belirlenen mali plana uymadığına göre, bu meblağ büyük olasılıkla 25 milyar dolardan az olamayacaktı...
Bu kadar kısa sürede, bu kadar büyük parayı İstanbul'a yatırmak doğru mu? İşte tartışılması gereken konulardan biri buydu...
Mesela ben, Oyunları almamızı çok istiyordum. Ama Ankara, İzmir veya Mersin'de yaşasaydım, belki de bozulurdum: "İstanbul'a var da bize yok mu?"
Tekrar Emin Çölaşan'a dönersek... Bu tip hesaplar yaparak, kıyaslamalara giderek mi sevinmiş Oyunları alamamış olmamıza?
Ne gezer... Sadece ve sadece Erdoğan'a gıcık olduğu için seviniyor. (Dikkat ederseniz, AK Parti düşmanlığı da küllendi. Artık tek hedef Erdoğan.)
Herkes takdir etti
Bir de şu "dünyaya rezil oldu" iddiası var... Saçma. Biz Madrid'i geride bıraktık ama Tokyo da bizi geçerek kazandı. Olay bu. Bir yarışta geride kalmak, ne zamandan beri rezil duruma düşmek oluyor?
Dünya Erdoğan'a gülmedi. Tam tersine bu kadar çok çaba göstermesi takdir edildi. Sadece stratejisini yanlış bulanlar oldu. O kadar.
Arjantin'deki yarışta önemli deneyimler kazandı Türkiye. Şimdi daha iyi hazırlanarak 2024'e aday olabiliriz. Hatta önümüzdeki yıllarda İstanbul'a yapılacak olan yatırımların bir kısmı buna göre organize edilebilir.
Velhasıl, 2024'ü konuşmaya şimdiden başlamalıyız.