Bu yıl İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 40'ıncı yaşını kutluyor. Dün haberi Sabah'ta okumuşsunuzdur: Bu vesileyle birçok etkinlik yapılacak. Konserler, yayınlar, gösteriler, kampanyalar...
İKSV Başkanı Bülent Eczacıbaşı, salı akşamı ağırlığını medyacıların oluşturduğu bir grubu ağırladı.
Eczacıbaşı'nın konuşmasındaki en ilginç anekdotlardan biri, etkinliğin geçmişine ilişkindi. Babası Nejat Eczacıbaşı'nın bir festival düzenleme fikrini, 1964'ten itibaren olgunlaştırmasını günbegün izlemiş o zaman 15 yaşında olan Bülent Bey...
Konuyu yerli ve yabancı uzmanlara, sanatçılara danışıyor Nejat Bey... Bunlardan biri de Avusturyalı şef ve müzikolog Prof. Bernhard Paumgartner... "Acaba İstanbul'da bir festival düzenleyebilir miyiz" diye sorduğunda, Paumgartner'in verdiği cevap basit ama çarpıcı olmuş: "Şimdiye kadar niye yapmadınız ki..."
Bunun üzerine bir danışman kurulu oluşturma kararı veriliyor. Paumgartner dünyaca ünlü otoriter orkestra şefi, burnundan kıl aldırmayan Herbert von Karajan'ı öneriyor. Tabii Nejat Bey şaşırıyor. "Karajan böyle bir şeyi kabul eder mi?"
Paumgartner ise "İstanbul sanat festivaline danışman olmak, Karajan için şereftir" deyip telefonu açıyor: "Herbert, sen artık İstanbul sanat festivalinin danışmanısın." Festivalin benim açımdan en önemli yanı duygu ve düşünce dünyamızı geliştirmesidir. Arkadaşlarımla birlikte "okuyan" gençlerdik. Ancak okumak yetmiyor: "Dinlemek" ve "seyretmek" de gerekiyor.
Bu anlamda bizi, "upgrade" etti festival. Zihnimizi bir iki basamak yukarıya taşıdı.
Ama bu arada küçük de olsa bir "kötülüğü" oldu festivalin. Bülent Bey'e de söyledim laf arasında: Erkeklerin kız (kızların da erkek) arkadaş zevkini değiştirdi. Aralarından seçim yapabileceğimiz kızların sayısı azaldı!