Gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de katledildiğinde çeşitli tartışmalar olmuştu. Mesela bazıları "katilin de ruh halini anlamak gerektiğini" öne sürerken... Bazıları da katil Ogün Samast'ın bir "yalnız kurt" olduğunu iddia etmişti.
Bu tip siyasi-ideolojik suçlarda benim genel fikrim şudur: Türkler asla tek başlarına hareket etmez. Hep devlet içinden birileri teşvik ve destek verir.
Hani bazı suçlular, "Olayı televizyondan öğrendim... Çok kızdım... Gittim, buldum, vurdum" diye savunma yapar ya... Tamamen yalandır! Cinayeti üstlenme hamlesinden başka bir şey değildir.
Böylece işin "tetikçilik" boyutu örtülür: Plancılar, azmettiriciler, emri verenler, el altından destekleyenler korunmuş olur.
Bu açıdan Hrant Dink davasının dünkü kararı tam bir hayal kırıklığı oldu: Çünkü ne Yasin Hayal devletle bağlantılı bulundu, ne de Erhan Tuncel...
Eski genelkurmay başkanının dahi tutuklandığı bir ülkede, hâlâ neden korkuluyor; anlamak mümkün değil.