Fikirlerimizin şekillenmesinde kimler, nasıl etkili oluyor? Fransız felsefeci, yorum bilimci ve eleştirmen Paul Ricoeur ile yapılmış uzun söyleşileri kapsayan "Eleştiri ve İnanç" adlı kitabı okuyorum (YKY).
Orada Ricoeur'ün ilginç bir anısıyla karşılaştım.
1913'te doğan Ricoeur, babasını I.
Dünya Savaşı'nın başlarında, 1915'te kaybeder.
Birkaç ay sonra da annesi ölür.
Ricoeur, "Babamın imajı bana karşı bir eğitim aracı olarak kullanıldı" diyor. Çocukluğunda hep aynı lafı işitmiş: "Ah, baban seni görebilseydi!" "Bana düşen, var olmayan bir bakışı memnun etmekti" diyor. Derken 11-12 yaşlarında, barışsever bir Katolik olan ev sahiplerinin etkisine giriyor.
Bu adam ona yepyeni bir tarihsel perspektif veriyor: Büyük Savaş'ta Fransa saldırgan taraftır... Bir utanç kaynağı olan Versailles Antlaşması'nın bedelini bütün Avrupa ödeyecektir...
İlginç değil mi? Aile büyükleri ona "kahraman baba" imajını benimsetmeye çalışıyor ki bu da, siyasi ideoloji düzeyinde "milliyetçiliğe" tekabül ediyor.
Ev sahibi adam ise genç Ricoeur'e, daha serinkanlı, daha dengeli bir bakış açısı sunuyor: "Ne yaparsa yapsın, benim milletim haklıdır" fikrini terk edip, daha adaletli bir yaklaşıma geçmesine yol açıyor.