Belli ki üniversite konusunda bir sinir ucu var. Dokundun mu, vaveylayı koparıyorlar.
Geçenlerde basit bir parasal model önerdim:
Üniversite öğrencisi harç vermesin. Hatta yol, yemek, yurt parası da ödemesin...
Buna karşılık eğitimini devlete borçlansın... Hayata atılıp, yeteri kadar para kazanmaya başladığında, küçük taksitlerle borcunu ödesin...
Vay sen misin bunu öneren!
Hayasızca saldırdılar.
***
Üniversiteye girebilmek için özel dershanelere küfeyle para akıtıyorlar...
Okul sonrasında, hayata atılıp para kazanan erkekler, bir süre sonra "bedelli" kampanyasına başlıyor:
"Parası neyse öderiz; askerlik yapmayalım."
Üniversiteye girmek için paraları var.
Bedelli için paraları var.
Ama dört yıl boyunca aldıkları eğitim için para vermeye razı değiller.
"Halkın vergisini üniversiteye akıtın, bizi bedava okutun" diyorlar.
Diplomanın karşılığını, küçük taksitlerle dahi ödemek istemiyorlar.
***
Çok ilginç bir durum bu!
Köprü geçiş ücreti artırıldığında, tantana yapan araç sahiplerine benziyorlar.
Altlarındaki araçların değeri en az
30 bin lira. Ama geçişin çok değil
bir lira zamlanması delirtiyor bunları.
Ben yazdığımda, kendilerini savunmak için
yoksul ve
dar gelirli kesimi öne sürmezler mi?
Halbuki işçiler, memurlar, emekliler otobüsle geçiyor köprülerden... Özel araçları olmadığından, zam onlara yük getirmiyor ki!
Bunu dahi görmek istemiyorlar.
***
Hadi diyelim vatandaş kendi çıkarını düşünür: Peki siyasetçilere ne oluyor?
Kemal Kılıçdaroğlu üniversite harçlarını kaldırma sözü verdi kurultayda.
Benim modelde olduğu gibi, "Sonra ödersiniz" filan demiyor, hepten kaldıracakmış.
Ekonomiciler hesaplandı: Devlet üniversitelerinin halen hazineden çektikleri milyarlar yetmiyormuş gibi, harçlar kalkarsa,
bir buçuk milyar liraya daha ihtiyaç olacak.
"Kaynağı nereden bulacaksın" diye sorduklarında,
"Benim adım Kemal, ben bulurum" diyor.
Herhalde yumurta kapıya dayandığında da,
"Benim adım Hıdır, elimden gelen budur" diyecek. "Tornistan" ya...
Not: Madem aklınız ermiyor; bu yazıları niye okuyorsunuz? Okeye dönün, uzuneşek oynayın. Hatta kıvranan
AD'nin gazetesine yayın yönetmeni olmayı hayal edin.