Pazar günü Taksim meydanında kendini patlatan canlı bomba, polislerin ve çevredeki vatandaşların yaralanmasına yol açtı.
Tabii hemen akla PKK geldi.
Hatta bazı yorumcular, alelacele örgütü suçlayan yazılar döşendiler gazetelere…
Halbuki böyle durumlarda sakin olmak, biraz beklemek, olup biteni tartmak gerekiyor…
Nitekim PKK çevreleri, kısa süre içinde net bir dille, eylemle ilişkileri olmadığını açıkladı. Ayrıca genel seçime kadar da eylemsizlik kararı aldıklarını söylediler…
(Bu arada hatırlayalım: Abdullah Öcalan, kendilerinin yapmadığı bazı eylemleri konjonktür gereği üstlenmek zorunda kaldıklarını açıklamıştı.)
Fünye incelemesi akla "Devrimci Karargâh" örgütünü getirdi. Daha sonra DHKP-C bağlantısı öne çıktı.
Son olarak da canlı bombanın üç ay önce Habur'dan Türkiye'ye giren Vedat Acar olduğu açıklandı. Eldeki verilere göre Acar, 2004'te PKK'ya katılmıştı.
Şimdi soru şu: Bombayı patlatanın PKK militanı olması, saldırıyı PKK'nın düzenlediği anlamına gelir mi?
Bence gelmez. Çünkü…
Kürt-PKK sorununun çözülmesini istemeyen yerli ve yabancı birçok aktör var:
Kimi silah satmaya devam etmek istiyor…
* Kimi Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini engellemeye çalışıyor…
* Kimi bu sorunu kullanarak sivil siyasete müdahale etme çabasında…
* Kimi Türkiye iç sorunlarıyla uğraşsın, komşularıyla ilişkilerini geliştirmesin derdinde…
Bu aktörler PKK'lılar da dahil birçok militanı ve örgütü kullanıyor.
Özetle: Bu tip olayları değerlendirirken acele etmemek gerekir. Çünkü yanlış yorumlar "Açılıma" balta vurur.