Türkiye'de bin bir çarpıtmaya uğrayan kavramlardan biri de "aydınlanma"dır.
Aydınlanma, özellikle 18'inci yüzyıl Kıta Avrupa'sı filozoflarının geliştirdiği bir kavramdır. (Aynı zamanda döneme verilen isimdir: "Aydınlanma Çağı".)
Aydınlanma, hurafeleri, batıl itikatları, dogmaları bir yana bırakıp dünyaya akıl ve mantıkla (yani, bilimle) bakmayı ifade eder.
Yani akıl, diğer otoritelerin yerini alır, meşrulaştırıcı tek ilke olur.
Aydınlanma önceleri büyük bir heyecana yol açtı. Ancak zaman geçtikçe, sadece aklın ve mantığın yetmediği, Tanrı inancı başta olmak üzere, çeşitli inançların ve dinlerin de insanlar için fevkalade önemli olduğu anlaşıldı.
Bunları niye anlattım: Biliyorsunuz 2 Temmuz 1993'te Sivas'taki Madımak Oteli'nde insanlar yakıldı. 37 kişi öldü.
Aleviler yıllardır bu otelin müze olmasını istiyor.
Neden olmasın? Bina barışı, kardeşliği, hoşgörüyü, bir arada yaşamayı simgeleyen bir müze yapılabilir. Yapılmalıdır da!
Ancak anlayamadığım bir şey var: Bazı siyasetçiler otelin "Aydınlanma Müzesi" olmasını istiyor. Niye?
Alevilik ile Aydınlanma'nın ne alakası var?
Soruyorum çünkü Alevilik neticede bir inanç. Buna karşılık Aydınlanma'nın, tüm inançlarla derdi vardır.
Aydınlanma felsefesi, tüm inançları sorgulayıp yıkmaya çabalar. Buna Hıristiyanlık dahil olduğu gibi, Alevilik de dahildir.
Bu "Aydınlanma Müzesi" talebi nereden çıkıyor; biri bize anlatsın da öğrenelim.