AKADEMİSYENLE başladık, akademisyenle devam edelim. Bizim hocalar iyidir hoştur da, iş bazı hassas siyasi-ideolojik konulara geldi mi; akılları, mantıkları, özellikle de analitik düşünme becerileri uçup gider.
Son örnek Prof. Toktamış Ateş ...
Hatırlarsınız: En önemli tarihçilerimizden Prof. Kemal Karpat'ın saptamalarına değinmiştim geçen gün. ( Sabah, 13 Ekim )
Karpat, " Hilafeti kaldırmadan da laik cumhuriyet olabilirdik " diyordu
Radikal'de yayımlanan söyleşisinde. ( 8 Ekim )
Toktamış Hocanın aklı ermemiş bu işe... (Bugün, 16 Ekim)
Aslında tuhaf olan ne biliyor musunuz?
Aklının buna " ermemesi " değil... Din işlerinin (üstelik de belli bir mezheple sınırlı kalarak) laik bir devletin en önemli faaliyetlerden biri olmasına aklının " ermesi ".
Yani 'Sünni' Diyanet İşleri'nin, "laik" devletin bir parçası olmasına aklı eriyor; bu durumu makul, mantıklı, tutarlı buluyor da...
Halifeliğin (tabii eğer kaldırılmasaydı), laik devletin tamamen dışında, dini organize eden özerk bir kurum olarak varlığını sürdürebilmesini kavrayamıyor.
Toktamış Hocaya göre... " Kadınların başını örtmesi İslam'ın gereğidir " diyen Başkan Bardakoğlu ve Diyanet İşleri'nin on binlerce çalışanının birer devlet memuru olması maşallah laikliğe halel getirmiyor...
Ama öte yandan, din işlerinin devlet dışında örgütlenmesi laikliğe aykırı oluyor.
Ne diyeyim... Böyle komik akıl yürütmeler yapsa da, sempatikliği
ve hoşgörüsü bize yeter: Toktamış Hoca, sen çok yaşa!