Kayınpeder anlattı. Bir zamanlar çok efendi, çok güvenilir bir elemanı varmış. İşlerin tasfiyesi sırasında bu kişinin ortada kalmasına gönlü razı olmamış. Nazının geçtiği, ünlü tekstilci patrona telefon açmış:
- Şu adama bir iş ver.
- Olur. Vasfı ne?
- Çok dürüst, çok güvenilir.
- İyi. Gönder, depoya bekçi yapayım.
- Yahu bekçilikten başka iş yok mu?
- Var ama sen, adamın en önemli vasfı olarak güvenilirliğini, dürüstlüğünü söyledin. Böyle adamdan ya bekçi olur ya da kapıcı!
***
Rahmetli Bülent Ecevit'i övenler onun çalıp çırpmayan bir siyasetçi olduğunun altını sık sık çizer. Çalmamak, ahlaklı olmak elbette güzel bir erdemdir. Ancak en önemli özellik olarak ortaya sürüldüğünde fazla bir anlamı kalmaz. Çalmıyorsa, güvenilirse, ahlaklıysa muhasebeci olsun mesela...
Benzer bir şekilde Ecevit'in şairliğinden de bahsedilir. Ben de bazı şiirleri çok severim. Ama şairse, şiir yazsın ya da günümüzün birçok şairinin yaptığı gibi reklamcılık sektöründe çalışsın, çarpıcı sloganlar bulsun.
Siyaset ise çok daha başka özellikler isteyen bir iştir. Bir siyasetçinin ahlaklı olması, sanattan anlaması önemlidir elbette, onu zenginleştirir, dünyaya başka gözlerle de bakmasına yol açar. Ama o kadar!
Ahlak ve sanat, siyasetin gerektirdiği ' asıl' nitelikler değildir. İlişki öbür türlüdür: Ahlaklı olmak siyasetçiyi yükseltmez, buna karşılık ahlaksızlık onu düşürür.
***
Gelelim Çankaya'ya... Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonu Cumhurbaşkanlığı'nın 2005 harcamalarını ibra etmiş.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Köşk'teki çeşitli faaliyetlerde tasarruf yaparak kendisine ayrılan paranın beşte birini kullanmamış. Haberlere bakılırsa Sezer harcamaları bizzat denetliyor, nereye ne para ödendiğine bakıyor, hangi alanlarda tasarruf yapılacağını belirtiyormuş.
Güzel. Hakikaten de gereksiz harcamaları kısmak gerekir. Çünkü bu 'kazanılan' değil, 'edinilen' bir para. Neticede devlet halktan topladığı vergiyi kullanıyor.
Ancak Köşk'te kısıntıya giden kalemlerden biri ilgimi çekti: "Çok gerekli olanlar dışında" internet bağlantısından da kaçınılmış.
İşte bu çok tuhaf. Demek ki Köşk'te 'çevirmeli hat' kullanılıyor. Çünkü ancak 'çevirmeli hat'tan internete girerseniz tasarruf yapabilirsiniz. Az kullanırsanız, az; çok kullanırsanız çok ödersiniz.
Belli ki 'sınırsız internet' bağlantısına sahip değil Çankaya. Halbuki tek yapacakları Telekom ya da başka bir internet sağlayıcı şirket ile anlaşma yapmak. Böylece nispeten cüzi ve sabit bir ücret karşılığında sınırsız bir biçimde 24 saat internete bağlı olabilirler.
***
İşin teknik yönünü geçelim... Asıl garip olan nokta şu: Bu nasıl bir zihin yapısıdır ki üç beş lira için internete engel koyuyor? Kendisine ve personeline internet kısıtlaması getirerek dünya ile bağlantısını kesiyor?
Ülkesini ve dünyayı tanımak ve izlemek isteyen bir siyasetçinin yapması gereken ilk iş internete bağlı olmaktır halbuki.
Dünyada neler oluyor? Hayat nasıl değişiyor? İnsanlar nelerle ilgileniyor? Yeni zevkler, yeni ilgi alanları hangileri?..
Bu ve benzeri sorulara cevap bulmak için mutlaka internete bağlı olmak, siteler arasında dolaşmak gerekiyor. Başka yolu yok.
Görevlilerin bu konularda 'brifing' vermesi de yetmez. Bir siyasetçinin, bilgisayar ekranının başına geçerek olup biteni bizzat görmesi en iyisidir.
Cumhurbaşkanı Sezer'in tasarruf ettiğini duyan dar ve sabit gelirli bazı vatandaşlarımız pek sevinmiştir. Ancak şunu da bilsinler: İnternetin dışında kalan toplumlar, dar ve sabit gelirli olmaya devam edecek!