Levent Yılmaz'ın derlediği 'Düşünen Şöyleşiler'i (Bilgi Üni. Yay.) okurken Umberto Eco'nun çok ilginç bir saptamasına rast geldim: "Entelektüeller krizleri çözmeye değil, çıkarmaya yarar." Söyleşinin devamında ise şöyle diyor Eco: "Entelektüel, 'Hayır, inanmayın, yok böyle bir şey' diyen kişidir." Şu söz de yine onun: "Entelektüelin bir görevi de, siyasi açıdan, partisinin düşmanlarına saldırmak değil, kendi partisindeki yandaşlarına karşı koymaktır."
***
Son günlerde milliyetçiliğin körüklendiğini görünce aklıma 'İkinci Cumhuriyet' tartışmaları geldi. Hatırlarsınız: "Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti" diyen bir avuç entelektüele nasıl da yükleniyordu milliyetçi kalemşorlar.
Peki sonra ne oldu? Hakaretler, aşağılamalar, suçlamalar, hatta kovdurmalar bir işe yaradı mı?
Hayır! Avrupa Birliği yolundaki Türkiye, uygar dünyanın bir parçası olabilmek için tam da İkinci Cumhuriyetçiler'in dediklerini yaptı.
Bugünkü tıkanıklığı aşmak için de yine entelektüellere ihtiyacımız var. Kriz çıkaran, kafa bulandıran, hatta sinir eden entelektüellere...