Zaman gazetesinden Ali Bulaç'ın dünkü yazısının başlığı şöyleydi: "Bizi Ata Demirer'lere karşı kim koruyacak?" Bulaç, 1 Nisan'da yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ceza Kanunu'nu ele almış. Dili de, felsefesi de, mantığı da, ruhu da yerden yere vurulan bu kanunun önce bir iki kelimeyle olumsuz yanlarından söz ediyor. Ardından da hemen konuyu kanunun olumlu yanına getiriyor.
Bu noktada bütün fikrini Ata Demirer'in Beyaz Show'daki 'Verecen mi' gafına dayandırıyor: "Çoluk çocuğumuzu Ata Demirer'lere karşı nasıl ve neyle koruyacağız? Bu hayasız saldırılara karşı meşru müdafaa hakkımızı nasıl kullanacağız? Ahlak kaale alınmıyorsa, hukuktan başka koruyucu var mı? Ata Demirer'e kim ceza verecek? Mesela 'Avrupa Yakası'ndaki işine son verilecek mi?"
Bense şöyle düşünüyorum:
1) Bunları okuyan da Ata Demirer'i eli silahlı, ırz düşmanı bir haydut sanır! Adam bir gaf yaptı ve sonuçta yerden yere vuruldu. Ceza almaktan bin beter edildi. Bulaç daha ne istiyor?
2) Bulaç hangi mantığa dayanarak Beyaz Show'daki bir gafı Avrupa Yakası'na da yapıştırıyor? O başka, bu başka.
3) TV'ler 'aman Bulaç rahatsız olmasın' diye mi program yapacak? Seyretme birader seyretme!
4) Popüler kültürdeki kimi 'sivrilikler' Bulaç'ı rahatsız edebilir. Haklıdır da... Ama devlet mi engelleyecek bunu? İyi valla; gelin bizim gazetedeki bikinili kadın fotoğraflarını da yasaklayın. Öyle ya Bulaç'ın mantığına göre bu da 'hayasız saldırı'.
Velhasıl ben de Bulaç'ın bu tavrını ahlak bekçiliğinin hayasız saldırısı olarak görüyorum!