Ligi ikinci bitirip Devler Ligi'ne doğrudan katılmak isteyen G.Saray kadın ve çocuk seyircilerin önünde oynanan Trabzon deplasmanından 4 gollü galibiyet alarak ikinci sıradaki yerini korudu.
Bir defa bu seyircisiz oynama işinin bu yaz sezonu boyunca çok ciddiye alınması ve cart curt seyircisiz oynama kararı verilmesinin önüne geçilmesi lazım. Seyircisiz oynama cezası en etkili ceza olarak konmuştu ve de şu sebeple konmuştu; çünkü o zaman FIFA, UEFA ve federasyonlar tarafından seyircisiz oynama cezası gündeme geldiği yıllarda teknoloji günümüzdeki kadar gelişmiş ve ucuz değildi.
Bugün herhangi bir statta herhangi bir suç olan hareketi kimin yaptığını tespit etmek mümkün. Yani sahaya bir şey atılıyorsa kimin attığını, sahaya giriliyorsa kimin girdiğini rahatlıkla güvenlik kameralarından tespit edebilirsiniz. Şimdi Ceza Hukuku'nda temel şudur; "Bir kişinin suçundan dolayı bir başkasını cezalandıramazsınız."
Şimdi senin o kişiyi bulma imkânın varken o imkânı kullanmayıp bütün bir taraftar kitlesini (üstelik rakip takımın taraftarları da dâhil. Yani Trabzonspor cezalı diye Galatasaray seyircisinin Trabzon'da maç seyretmesi niye engelleniyor?
Ya da Kasımpaşa cezalı diye Kayserispor seyircisi o maçı neden seyredemiyor, niye cezalandırıyorsun? Şimdi görünen şu ki; seyircisiz cezayı zorlaştırıyorlar.
1- Yani evvelden cart diye veriyorlardı şimdi işte ne bileyim 12-15 kere falan olacak. Yani ligin ilk yarısı bitecek de ikinci yarı da seyircisiz ceza vereceksin. Bu tamamen suça teşvik olur. Yani bir şeyi kurtarayım derken başka bir şeyi batırırsın.
2- "Tribün cezası verelim" diyorlar. Bu bir derece akla yakın. Ama gene de ben tribün kartımı o tribünden aldıysam ve de dünyanın da en iyi seyircisiysem yanlış yerden bilet almak dışında günahım ne? Bu da uygun değil.
Yapılması gereken, suçlunun yakalanması ve anında cezalandırılması ve onun cezalandırıldığını da bütün Türkiye'nin görmesi ve bilmesi. Şimdi bu ülkemizde yok. Türkiye Kupası final maçı geçen hafta Konya'da oynandı. Önce Galatasaraylılar sonra Eskişehirliler meşale yaktılar.
Meşale yakanları ben ekranda gördüm. Orada yüzlerce polis de var. Polisler de görüyorlar. Polislerin yaptığı şu; saha kenarına atılan meşalelere tekme atmak. O değil senin işin arkadaş! Tribüne çıkıp üç tane meşaleliyi alıp götürüyor musun? O üç tane meşaleliye mahkeme, anında elindeki yasalara göre en ağır cezayı veriyor mu?
Adam öldürmeye teşebbüse kadar dava açabilir savcılar. Çünkü o yanan meşale ağır maden. Kafasına geldi mi yaralar, sakatlar. Sakatlamaya, yaralamaya teşebbüsten dava açarsın, meşale atmaktan değil. Ceza Hukuku'nda temel şudur; "Bir kişinin suçundan dolayı bir başkasını cezalandıramazsınız."
Kimse el sıkmak zorunda değil
Galatasaray, Ziraat türkiye kupası'nı kazanırken melo, futbol federasyonu Başkanı yıldırım Demirören'in elini sıkmadı. "Beni ülkeden göndermeye kalkan birisinin elini sıkmam" dedi. melo'nun bu tavrını nasıl buldunuz?
Yani Yıldırım Demirören'in elini ben de sıkmam. Kimse kimsenin elini sıkmak zorunda değil. yıldırım Demirören kalkıp, "Galatasaray Melo'yu kovmalı" derse... Ben diyorum. Ama ben kendi imzasından başka hiçbir sorumluluğu olmayan birisiyim, gazeteciyim ben. Sen Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'sın. "Kovmalı" diyorsan, sen kov. İptal edersin lisansını, İçişleri Bakanlığı'na gidersin, "Bu adamın çalışma iznini iptal edin" dersin. Bin tane yolu var. Ama sen caka yapacağım diye kalk adamı yerin dibine sok, ondan sonra o adam gelip senin elini sıksın. Niye sıksın?
Yıldırım'ın tepkisi kanuna göre suç!
F.Bahçe'nin şampiyonluk kutlamasında Aziz Yıldırım'ın konuşmasında GFB'liler "Alex" diye tempo tutunca başkan, "Terbiyesizler, ahlaksızlar, paralı köpekler" diye bağırdı. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Aziz Yıldırım'ın tepkisi, Türk Ceza Kanunu'na göre de, Sporda Şiddet Yasası'na göre de suç. Televizyonlarda izledim, tüylerim ürperdi. Fenerbahçe taraftarları içinde kendisine muhalif olmaları dışında suçu olmayan insanlara bu şekilde hakaret eden ve bu insanları bu şekilde hedef gösteren birisi düşünün, yarın rakip takımların taraftarları için neler yapar!
Bugüne kadar bütün olayları gayet yumuşak izlediğini hatta göz yumduğunu düşündüğüm Kadıköy Savcılığı bunda da harekete geçmezse bu ülkede çıkarılan yasaların hiçbir anlamı yok demektir. Yani içerik yanını tartışmıyorum bile. "Bir kulüp başkanına bu yakışır mı, yakışmaz mı" diye tartışmıyorum bile. Tartışmaya gerek yok çünkü. Ben dehşet içinde kaldım. 1957 yılında gazeteciliğe başladım ve ilk defa böyle bir şey ile karşı karşıya kalıyorum. Korkunç bir şey! Ama bunun ötesinde suç!
Savcı lütfen, "Hıncal Bey kardeşim yanılıyorsun. Aziz Bey'in yaptığı Türk Ceza Kanunu'na göre, 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'na göre suç değildir" desin bana. Demezse ben onu "görevini ihmal" ile suçlayacağım çünkü. Ya bana yasaları anlatsın, izah etsin savcım bir zahmet ya da ben diyeceğim ki "Kadıköy Savcısı görevini yapmıyor."
EDİTÖR: ÖZGE AYDIN