Rusya geçmişte Süper Güç oluşunu, Perestorayka'dan sonra devlet olarak ayakta kalmasını Osmanlı İmparatorluğu'na borçlu.
Şaşırdınız mı?.. Eğer Serdarı Ekrem ünvanlı Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa olmasaydı bugün dünya üzerinde Rusya diye bir devlet olmayacaktı.
Tarih: 19 Temmuz 1711.. Baltacı, 1'inci Deli Petro komutasındaki Rus ordusunu Prut bataklığında kıstırdı. Ruslar'ın bir hamlelik canı kalmıştı. Bir anda sahneye ünlü Çarice 1'inci Katerina çıktı. Katerina alımlı ve güzel bir kadındı. Bu zerafet karşısında başı dönen Baltacı, Katerina'nın isteklerine boyun eğip Ruslar'ı imha etmedi ve 21 Temmuz 1711'de barış imzaladı. Katerina'nın cazibesine yenilen Baltacı'nın Ruslar'la yaptığı Prut Anlaşması yüzünden Osmanlı İmparatorluğu dünyanın hakimi olma fırsatını kaçırdı.
***
1996-2000 yılları arasında Galatasaray dört yıl üst üste şampiyon olurken Türkiye'de almadık kupa bırakmadı. Üstelik Fatih Terim'li Hagi'li, Hakan'lı, Popescu'lu, Arif'li, Bülent'li, Taffarel'li kadro bu başarıyı UEFA Kupası'nı alarak taçlandırdı. 2000-2001 yılı şampiyonluğunun Galatasaray adına en kolay şampiyonluk olması gerekiyordu.
Dönemin efsane başkanı Faruk Süren ile ekibinin önlerini görememelerinin ve doğru yöneticilik yapamamalarının bedeli kaçırılan şampiyonluk oldu. Çünkü Fenerbahçe için 2000-2001 yılı ölüm-kalım sezonuydu. Aziz Yıldırım başkan olduğundan itibaren olukla para harcamış, her yıl pahalı transferler yapılmış ve teknik direktörlerin biri gidip, diğeri gelmişti. Fenerbahçe'de kuş sütü bile eksik değildi. Sonuçta; Yıldırım yağdırıyor, ama gelmeyen şampiyonluk yüzünden Fenerbahçeliler kahroluyordu. Parasızlıktan kıvranan G.Saray da başarıdan başarıya koşuyordu.
Başkan Aziz Yıldırım son kozlarını masaya yatırdı. 80 milyon dolara yepyeni bir kadro yaptı. Radikal bir kararla; Galatasaray'ı şampiyon yapan Avrupa'da yarı final oynatan Mustafa Denizli'yi, Fenerbahçe'nin başına getirdi. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım için tek kurtuluş yolu vardı: Şampiyonluk..
***
Terim'in ve Hakan Şükür'in gidişine
"Dur" demeyen Başkan Faruk Süren ve yönetimi ne yazık ki geleceği göremedi, tehlikeyi hissedemedi. Eğer Galatasaray şampiyon olsaydı Fenerbahçe dağılacak, Aziz Yıldırım belki de olmayacaktı... Camia büyük hesaplaşma içine girecekti. Ve Fenerbahçe ezeli rekabette geriye düşecekti.
Sevginin, saygının ve güvenin kaybolduğu Galatasaray sadece şampiyonluğu değil imparator olma fırsatını kaçırdı. Galatasaray'ın yaptığı hatayı 1 yıl sonra Fenerbahçe yaptı. Yeni kurulan bir takımla ve Mustafa Denizli'nin önderliğinde Avrupa Şampiyonu Galatasaray'ı geçerek şampiyon olmuştu. Üstelik Galatasaray'ın 128 trilyonu bulan borcu vardı.
Başkan Aziz Yıldırım,
"F.Bahçe'yi Denizli mi şampiyon yaptı ben yaptım" diyerek ünlü hocanının gidişini sağladı.
Kıskançlık ve başarıyı paylaşamamak F.Bahçe'ye pahalıya patladı. Denizli'yi gönderip Lorant'ı getirmek çare olmadı.
Lucescu yönetimindeki dar bütçeli Galatasaray takımı Sergen, Mondragon, Fleurquin, Perez, Victoria, Murat Sözkesen gibi kiralık oyuncularla kendisinden kadro ve bütçe olarak çok güçlü Feenerbahçe'yi geçerek şampiyon oldu.
***
2011-2012 sezonu öncesi Ünal Aysal ve yönetimi Galatasaray'ın başına Fatih Terim'i getirdi. Play-off'lu sezonda yeni kurulan Galatasaray, Fatih Terim'le iki yıl üst üste şampiyon olurken Avrupa'da çeyrek final oynadı, ezeli rakibini iki Süper Kupa finalinde de yendi.
Üstelik Fenerbahçe'nin stadında şampiyonluk kupasını kaldırdı.
Faruk Süren dönemindeki gibi yakalanan başarılar Ünal Aysal döneminde de paylaşılamadı
.
Terim'i gönderip Mancini'yi getirmek tam bir akıl tutulmasıydı. Mancini Galatasaray'a "Huzur" getirmedi..
***
Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'nin başına geçmesi kafalarda soru işaretiydi.
Yanal'a güven tam değildi. Ancak 3 Temmuz sürecini yaşayan Fenerbahçe Kulübü camia olarak müthiş kenetlenip, yine camianın moralini toparlayacak çok kıymetli bir şampiyonluğu Ersun Yanal'la kazandı...
Fatih Terim görevde kalsaydı şampiyonluk Fenerbahçe adına kolay olmaz, hatta Galatasaray koltuğunu bile kaptırmayabilirdi..
***
Aziz Yıldırım ile Ünal Aysal liderlik konusunda farklı karakterlere sahip.
Aziz Başkan duygusal ve öfkeli, Başkan Aysal ise kibar ve centilmen. İki başkanın ortak felsefesi:
Tek adam olmak...
Bazen tek adamlık akıl tutulmalarına yol açıyor. Bu zaafiyetin temelinde de
güç sarhoşluğu yatıyor...
Akıl tutulmalarının ve güç sarhoşluğunun sonucuna baktığımızda; Galatasaray ve Fenerbahçe zor günlerinde birbirlerini yok etmiyor aksine birbirlerinin ilacı oluyor..
TFF, ARDA'YA AYIP ETTİ
Çarşamba gecesi Şampiyonlar Ligi'nde finale yükselen Atletico Madrid'in 10 numaralı Türk yıldızı Arda Turan sadece İspanya'da değil Türk medyasının da manşetlerine oturdu. Yorumlarda Arda'ya müthiş övgüler vardı. Londra'daki zaferden sonra doğduğu yer olan Galatasaray Kulübü resmi siteden yaptığı açıklamayla Arda'yı kutladı.
Bu kutlamayı diğer Türk kulüpleri nedense yapmayı düşünmedi. Bu ilgisizliğe şaşırdım diyemeyeceğim. Arda'nın Türkiye'deki forma rengi diğer kulüplerin "Fair-Play" ruhuyla hareket etmesine engel teşkil ediyor demek ki.. Ben en çok TFF'nin ilgisizliğine şaşırdım. Arda Turan'ın başarısıyla ilgili resmi sitesinden tek satır kutlama bile yok. Arda Turan kim? Türk Milli Takımı'nın kaptanı değil mi? TFF'nin bu duyarsızlığını ayıplıyorum..
ÖRNEK ALINACAK ANMA
UEFA'nın
futbola hizmet etmiş kişilere karşı duyduğu saygıyı Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi yarı final maçlarında gördük.
Hayatını kaybeden Tita Vilanova ile Vujadin Boskov için Münih, Londra, Valencia ve Torino'da saygı duruşu yapıldı. Münih'te tribünlerden tek parazit ses çıkmadı. Londra'da ise Vilanova ile Boskov alkışlarla anıldı. Dilerim; Türkiye'de de saygı duruşlarında taraftarlar bu kadar hassas davranır.
Arda Turan'ı kutlamayı akıl edemeyen
TFF acaba tüm dünyaya örnek olacak bir davranışla bu hafta Süper Lig'de oynanacak maçlar öncesinde Vilanova-Boskov ikilisi için saygı duruşu düzenlemeyi düşünür mü? Keşke düşünseler diyorum.