Fatih Terim'le yollar ayrıldıktan sonra Galatasaray Başkanı Ünal Aysal takımın başına Lucescu'yu getirmek istemişti. Yapılan görüşmenin ardından Rumen hoca, "Geç kaldınız. Shakhtar ile sözleşmemi iki yıl uzattım" demişti.
Trapattoni ve Arjantinli Bielsa olmayınca Torino'daki Juventus maçında sahaya çıkmayı kabul eden Roberto Mancini ile yangından mal kaçırırcasına sözleşme imzalandı.
***
Tesadüf mü? Bilemem ama 2000-2001 sezonunda Galatasaray benzer bir filmi vizyona sokmuştu.
Dönemin Başkanı Faruk Süren, UEFA Kupası'nı kazanan takımdan önce Terim'i Fiorentina'ya, sonra golcüsü Hakan Şükür'ü İnter'e kaptırmıştı. Terim ve Şükür'ün gidişini unutturmak adına takımın başına Mircea Lucescu getirilirken, golcü olarak
"Avrupa Gol Kralı" olan Mario Jardel bütçeleri yakan rakamlarla transfer edildi.
***
Beğenirsiniz ya da eleştirirsiniz ama Faruk Süren'in vizyonuna kimse erişemez.
Lucescu'lu ve Jardel'li Galatasaray belki o sezon ligde şampiyon olamadı ama Avrupa'da ilk kez bir Türk takımı olarak Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynadı. Sezon başında da Monaco'daki Süper Kupa finalinde Jardel'in iki golüyle Real Madrid'i yenerek kupayı kazandı.
***
Sabah Spor Servisi 'Hesap hatası' manşetiyle verdiği analizde Mancini'nin foyasını ortaya çıkardı. 41 maçta 41 farklı kadro oynamış. Hatırlatayım; Başkan Aysal bu kadar çok oyuncu değiştiren Mancini'ye,
"Oyuncular onu çok seviyor çünkü herkesi oynatıyor" diye sahip çıkmıştı.
Mancini de Kayseri maçı sonrası,
"Ben Galatasaray'ın geleceğini kurmak için geldim" demişti. Daha önce çalıştırdığı kulüplerin Mancini'ye
"Geleceğin takımını kur" önerisinde bulunduğunu okumadım, duymadım.
Devre arası alınan isimlerden Telles ve Veysel dışındaki kalan 7 oyuncu toplamda 12 dakika oynamış. 41 farklı kadronun yaş ortalaması da 29'u buluyor. Hakikaten Mancini'nin felsefesine bakınca Galatasaray'ın gençleştiğini görüyoruz!
***
Galatasaray'ın Başkanı Aysal'ın yerli bir teknik adamla çalışmaya sıcak baktığını düşünmüyorum. Lucescu, Eric Gerets, Jupp Heynckes ve Ottmar Hitzfeld'in adının konuşulduğunu duyuyorum.
Başkan'ın gönlünün de adı Manchester United ve Barcelona ile anılan Van Gaal de olduğunu biliyorum.
***
Mancini sistemi olmayan, kadro istikrarına inanmayan, İnter'de ve Manchester'de bulamadığı özgürlüğü Galatasaray'da bulduğu için kadroyu allak bulak eden güvensiz, etkisiz bir teknik adam. Giderse en çok "Ama bizim her yayınımıza çıkıyor" diye övgü yağdıran yayıncı kuruluş üzülecektir. Kalırsa Galatasaraylılar üzülmeye ve kahrolmaya devam edecektir.
***
Şaşırıyorum; Galatasaray lig ikinciliğini kaybederse 20 milyon Euro'luk kayba uğrayacak. Bu durum Mancini'nin umurunda bile değil. Çünkü o bildiğini okumaya devam ediyor, yönetim de izliyor. Sayın Başkan Aysal'a soruyorum;
UNİT firmasında Genel Müdür konumundaki elamanınız sizi 20 milyon EURO zarara soksa o müdürle çalışmaya devam eder misiniz?
***
Galatasaray eğer yine yabancı bir hoca getirecekse bu Lucescu olabilir. Neden? Lucescu sistemi olan bir teknik adam.
Rakip takımların ve rakip futbolcuların analizlerini çok iyi yapar. Mancini'nin böyle bir özelliği olmadığını gördük. Efsane kadronun oyuncularından Ergün Penbe ile GS TV'de Kasımpaşa maçı öncesi yayındaydık. Konu Lucescu'ya geldiğinde Ergün şöyle dedi:
"Rakipleri öyle analiz eder ve rakip futbolcuların nasıl çalım atacağını bile söylerdi. Maça çıkınca Lucescu'nun söylediklerini rakip takımda resmen görürdük."
***
Ahmet Çakar,
"Lucescu'yu getirmek demek yine korkunç bütçeler harcamak demektir" diyor. Çakar, Galatasaray'ın Lucescu ile şampiyon olduğu sezonu unutmuş galiba. Ben hatırlatayım; Mondragon, Perez, Florquin, Vittoria ve Sergen Yalçın da kiralıktı.
O oyuncularla Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde iki grup oynadı ve ilk 16'ya kaldı. Lucescu'nun ikinci yılında Devler Ligi'ne katılırken Galatasaray oynadığı iki ön elemede önce Vlazniya İşkodra'yı sonra da Levski Sofya'yı eledi.
Barcelona, Liverpool ve Roma'nın olduğu grupta sadece tek yenilgisini Barça'dan alırken Louis Enrique'nin attığı gol 1 metre ofsayttı. Lucescu asla pahalı transfer yapmaz, ihtiyacına ve kulübün bütçesine göre hareket eder.
Sistem adamı Lucescu felsefesini şöyle anlatır:
"Ben İtalyan ekolünden geliyorum.
Savunmak hücum etmekten daha kolaydır."
***
Mourinho bu anlayışla Porto ve İnter'de Şampiyonlar Ligi'ni kazandı. Yunanistan Lizbon'da 2004'te Avrupa şampiyonu oldu.
Son izlediğim Real Madrid-Bayern Münih maçında İspanyol ekibi
"Kompakt futbol" anlayışıyla rakibini durdurup maçı kazandı.
***
İtalyan ekolünden gelen Roberto Mancini ise Galatasaray'da savunma hattını oturtamadı ve en çok Muslera'nın önündeki aktörleri değiştirdi.
Lucescu ile Mancini analizlerini yapan, farkı fark eder.
'BEYAZ GÖLGE' DÖNÜYOR
Türkiye 'de basketbolun, futboldan sonra sevilen ikinci spor dalı olmasında en büyük etken bir dönem TRT'de yayınlanan "Beyaz Gölge" dizisidir. Türkiye'de "Beyaz Gölge" akımını yeniden hayata geçirecek bir proje başlıyor.
Darüşşafaka Doğuş Basketbol Kulübü, 100. kuruluş yıldönümünde "Oyunda Kal" başlığı altında sosyal sorumluluk projesini Türkiye'ye sunuyor. Kulübün amacı; sporun ve basketbolun gençlere kazandırdığı barışçıl ve rekabetçi ruhu desteklemek.
Efsane basketbolcumuz İbrahim Kutluay'ın üstlendiği Anadolu'yu da kapsayan dev projede tüm çocuklara ve gençlere basketbolun bir oyun olduğu ve onların boş zamanlarında yapabilecekleri keyifli, yararlı bir aktive olduğu anlatılacak.
ZAMANLAMA MANİDAR!
Galatasaray
yönetiminin resmi sitede TFF aleyhine yayınladığı bir açıklamanın sorumlusu kabul edilen Başkan Ünal Aysal, 30 günlük hak mahrumiyeti aldı. O zaman Beşiktaş yönetiminin resmi siteden yaptığı açıklama Başkan Fikret Orman'ı bağlar.
Sayın Orman diyor ki;
"Futbol taraftarla bir olma, coşma ve kutlama yapmaktır. TFF Fenerbahçe taraftarı cezayı ertelesin ya da başka formül bulsun." Centilmenlik ruhu bir günde mi parladı? Keşke sayın Orman bu düşüncesini F.Bahçe maçı öncesi açıklasaydı.
Hatırlatayım; Fair-Play ruhuyla davranan Orman'ın Beşiktaş'ı bu sezon bir kez hükmen yenildi, 5 kez sahası kapatıldı. TFF 480 bin TL para cezası kesti.