Tıpkı UEFA Avrupa Ligi'nde olduğu gibi Türkiye Kupası'nda da Fenerbahçe son iki maça çıkmadan garantiledi gruptan çıkmayı. Bu tabii ki büyük takımlar için bir gelişim. Çünkü kupa maçlarına fazla konsantre olmaz büyük takımlar. Zaten ligde şampiyon genelde büyükler olur, dört büyükler dışında bir tek Bursaspor oldu. Kupada ise bir sürü farklı takım vardır şampiyon olan. 79. dakikada Semih sol bek Hakan'ı kovaladı ceza sahasına kadar, faul yaptı. Oyunun son bölümünde Hasan Ali bindirmeler yaptı. Yani takım maçı ve turu garantilemesine rağmen oynama arzusunu oyunun sonuna kadar bırakmadı. İkinci yarıda oynadıkları lig ve kupa maçlarında Elazığ maçının ilk yarısı hariç sürekli öne doğru oynamak isteyen bir Fenerbahçe vardı dün de olduğu gibi.

GELİŞİMİ SÜRPRİZ DEĞİL
Hem Bursaspor hem Fenerbehçe bu tür maçlarda aslında lig maçlarına ciddi bir hazırlık yapmış oluyor ve gençlere fırsat oluyor. Kupada grup maçlarının en büyük avantajı da bu. Dün Bursaspor as oyuncularını dinlendirdi. Fenerbahçe ise ideale yakın bir kadroyla oynadığı için kazandı ve iyi oynayarak kazandı. Hem Semih'in iki golü, hem maç sonunda Beykan'ın golü bulması hem Recep Niyaz'ın zaman zaman oynaması gözleri Samandıra'dan daha çok Dereağzı'na doğru çevirecek. Beykan'ı 13-14 yaşından beri izliyorum. Hani derler ya, 'Futbolcu olacak genç adım atışından belli olur', Beykan da 14 yaş grubunun bir antrenmanını izlediğimde bu izlenimi veriyordu. Dün iki hocanın da bu tip gençlere şans vermesi bana göre günün en önemli notuydu. Maçta penaltıyı yardımcı hakem verdi. Kuddusi Müftüoğlu çoktandır büyük takımmların maçlarına fazla verilmiyordu. Dünkü maç onun için de güven olmuştur. Oyunun sonunda iki kez pozisyonu avantaja bırakıp Bursaspor'un tehlikeli bir pozisyon bulmasını sağlaması net bir hakem başarısıdır.