İkinci yarı maalesef tansiyonu yüksek bekliyorum. Her yerde bir problem var. Kulüplerdeki maddi sıkıntılar oyuncuları ve teknik adamları mutsuzlaştırıyor. Sürekli başarı isteyen taraftar son yıllarda fazlasıyla hak gördü kendinde; bardağın dolu tarafına bakmıyorlar. Yöneticiler de maddi-manevi başarısızlıklarını başka yönlere çekmek için demeçler veriyorlar. Allah sonumuzu hayretsin!
Galatasaray, puan olarak avantajlı. İçeride oynayacakları Beşiktaş'ın üç, ciddi rakip gözüken Fenerbahçe'nin 6 puan önündeler. Sezon başı "Daha oynanacak çok maç var" denir ama yolu yarıladılar artık. Bu yıl play-off da yok. Galatasaray'da anlamsız bir kargaşa gündemde. İşler biraz kötü giderse sıkıntı olur deniyor. Fenerbahçe'de de "İki maç kaybederse Aykut Kocaman kalmaz" diyorlar. Teknik taktikten, puandan çok bunlar konuşuluyor. Kaldı ki Galatasaray 1.5 yıldır Fatih Terim ile başarılı gidiyor. Lig şampiyonu olmuş, Şampiyonlar Ligi'nde devam ediyor ve ligin lideri. Fenerbahçe de üç kulvarda yola devam ediyor. Aykut Kocaman ile bir lig, bir kupa şampiyonluğu var. Demek ki, skora göre başarı-başarısızlığı bekleyen bir ortam var. Trabzon, kadro istikrarını yakalarsa, ideal 11 değil, 13 bulursa iddialı olur.
Beşiktaş'ı sona bıraktım. Şampiyon olursa - ki ciddi bir ihtimali çünkü lig standartlarının ötesinde çok hızlı oynuyorlar - ekonomik olarak haksız rekabet içerisinde çok büyük başarı elde etmiş olur Samet Aybaba ve öğrencileri... 17 tane 90 dakikaları var. Galatasaray'ın en az 19 maçı var, ki inşallah daha fazla oynar. Fenerbahçe'nin 17 lig, iki Avrupa, beş kupa, en az 24 maçı var. Beşiktaş için Türkiye şartlarına göre uygun bir durum. Bir avantajları da zaten "Başarı cepte, başarılıyız" diyorlar şu anda. Beşiktaş'ın başkanı ve yönetiminin yapması gereken önemli görev kapalıyı doldurmak. Bunu onlar çözecekler.
Uzun maratonlarda ekonomik problemler transferde, iç ödemelerde gözükebiliyor; bunlar da başarısızlık getiriyor. Ben, iki takımın sezon başında düşmesi beklenen takım olabileceğini, bir takımın sürpriz olarak düşeceğini düşünüyorum. Adını ne koyarsanız koyun...