NEYMİŞ?
Elektrikler kesikmiş!
Neymiş, eğer sadece Sarıgül ile Topbaş kapışsaymış Sarıgül -boksör ya!-kazanırmış. Neymiş "Ankara'nın bağları da / büklüm büklüm yolları / Ne zaman sarhoş oldun da / Kaldıramıyon kolları" vaziyetiymiş.
Bir sokak deyişi var, burada söylemeden geçemeyeceğim: Bırakınız bu işleri, fırçalayınız o çürük dişleri!
Gezi olayları sırasında Ece Temelkuran nasıl kıkırdamıştı "Lütfeen, lütfeen, buna devrim diyebilir miyiz Banu?" diyerekten. Halkın tokadı öyle bir şakladı ki, evet diyoruz! Toptan Jale şürekasına ve dahi bunların nursuz erkek taifesine ve çakma solcularına ve foyası akınca altından İttihat Terakki çıkan dandik liberallerine ve hepsine, yüzlerine karşı tane tane tekrarlıyoruz "Evet canım, işte biz buna devrim diyoruz!"
Tek başına bir partinin temsil ettiği Demokrasi Cephesi, karşısına komplocu bir akrebin zehriyle çıkan faşist koalisyonu berhava etti. Erdoğan'ın delikanlı liderliğiyle, meydanlara verdiği kalbi selam alındı ve samimi dertleşme üslubu gariban halkta bir aşk olarak patladı!
Ve sonuç, röntgenci-paralel Muaviyelerin taşıdığı bel altı malzemeye tutunmuş ırkçılarıyla, otoriterleriyle, tek particileriyle, İstanbul'un züppe zenginleri ve depresif gezicileriyle tarihin en büyük ittifakı darmaduman oldu.
Öyle bir tokat yediler ki abandone oldular! Suratlardan düşen bin parça. Seçim gecesi sonuçlar gelmeye başladığında CNN'de Ahmet Hakan Coşkun'un suratını unutmamıza imkan yok mesela. Ekşimiş bir lahmacun desem, ayıp olur mu acaba?
Yanisi, bütün bu mızırdanmaları, şaibe cazgırlıkları, çamura yatmaları, sokakları yeniden yakmak istemeleri filan ondan. Ama vızıltı! Bir daha aynı numaraları yemeyiz, yemez bu ülke.
Demokrasiyi, milli iradeyi, halkın temsilini ve Yeni Bir Türkiye'yi lideriyle ru be ru ifade eden Ak Parti; merkezi, tutucu, gerici, entrikacı seçkinlere karşı çevreyi, kendi halinde insanları, fakir fukarayı, ezilmiş ahaliyi arkasına alarak hakiki bir devrimi başlatmıştır bana göre. Devrim dediğin halkın elinden dilini ve dinini alarak, şapka giydirme, çarşaf yırtma soytarılıklarıyla yapılmaz! Halkla birlikte yapılır, hürriyet ve eşitlik için yapılır.
O devrimin hakkı ve hakikati, yolda kalmışın kapısında aranır. Bu oluyor.
Geçmişi tekrarlamaktan haz etmem ama seçim yasakları nedeniyle yayımlanamayan geçen pazar yazımda "Her Jale halkın tokadını tadacaktır" diye yazmıştım. Demokrasi Yenikapı'dan bu ülkeye girecek, yeni bir çağı konuşacağız, diye.
Öyle de oldu. Ne de güzel oldu! Tabii özellikle İngiliz gazeteleri maskaralıklarına devam ediyor! Aynı küstah terbiyesizlikle bizim irademize karşı hakaretamiz yayınlarını sürdürüyorlar. Sürdürecekler.
Çünkü bizim Uzun Adam, onların sahte demokratlıklarını suratlarına çarptı! One minute'de, Mısır Darbesi'nde Batılı üçkağıdı bozdu. Büyük lafların altındaki islamofobik, Beyaz ırkçılığı faş etti. Kudurmaları ondan.
Kudursunlar, aşılıyız alimallah!
Yalnız şimdi, seçim öncesi çirkeflik saldırısı sırasında orada burada "arazi" olmuş aydınlarda -ki bu Beyaz nane mollalara biliyorsunuz ben, Turist Aydın diyorum - aman ABD-AB Erdoğan'ın üstünü çizdi, bir an evvel AB ilişkileri geliştirilmeli, uzlaşma yolları aranmalı, kutuplaşma "Şoolmalı" paniği başladı. Bu light gezici kafaya, bu Batı tapınmacılığına da dikkat etmeli diye uyarıyor içimdeki alarm!..
Evet, yapılacak işler var. Siyasetin menfaatçi safralarını ve parabolü geçmiş, hiperbolleşmiş ağlak suç örgütlerini temizlemeliyiz önce!
Kaçanlar kaçtı, kaçmayanları ense kıllarından yakalamalı hukuk. Aynı anda demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda adım atmalıyız. Yeni bir Anayasa için atağa kalkmalıyız ve sistemi bu haslete uygun olarak yeniden dizayn etmeliyiz.
Bu bir gerçek. Lakin bunu ülkenin hayati çıkarları için, halkın geleceği için yapmalıyız. Başka bir motivasyona ihtiyacımız olduğunu söyleyenlerin sıyrılmış gömleklerinden, yılan dilli Solukbenizli'yi seçebiliyoruz pekala!
Bize, al sana demokrasi dedirten, al sana güzeller güzeli Yeni Türkiye dedirten, Erciş BDP Belediye Başkanı Diba Hanım'ın Kürtçe-
Türkçe yaptığı muhteşem konuşmanın sonuyla bitirelim bu yazıyı. Bahsettiğimiz yeni çağa yakışan budur:
"Halk büyüktür, ondan büyük bir tek Allah vardır..."