Geçtiğimiz dört yıl Türkiye için tam bir geçiş dönemiydi... Klasik anlamda Eski Türkiye yoktu, adım adım bu köhnemiş düzen eriyordu. Fakat bu köhnemiş dönemi tamamen geride bırakmış bir Yeni Türkiye de henüz ortada yoktu. Geçtiğimiz dört yıl içinde Yeni Türkiye'nin doğum sancılarını yaşadık, ancak şimdi, 12 Haziran sonrası süreçte Yeni Türkiye nurtopu gibi doğabildi... Ancak Yeni Türkiye henüz emekleme seviyesinde bile değil ama çok şükür ki artık doğdu... Ve Türkiye'nin demokratlarının bu yeni doğmuş bebeğin en ufak zarar görme ihtimaline bile tahammülü yok. O yüzden Eski Türkiye'nin her alandaki pisliklerinin temizlenmesi konusunda bu ülkenin vicdanlı insanları çok hassas. Sadece siyasi konularda değil, iktisadi alanda, spor alanında ve medya alanında... Geride bıraktığımız bu dört sene, geçiş dönemi olduğu için de bir 'geçiş dönemi medyası' yaratmıştı... Eski Türkiye'nin kalbini ve beynini yansıtan, toplumun yüzde 30'unun hislerini ve fikirlerini temsil eden isimlerin de gerilediği bir dönem oldu bu dönem ama yüzde 70'in özlemlerini ifade eden Yeni Türkiye'yi temsil eden isimlerin de davalara boğulduğu ve son baskıları gördüğü dönem oldu... İşte bu hengamede toplumsal temsil kabiliyeti sıfıra yakın olan, toplumda hiçbir karşılığı bulunmayan bir eyyamcı takımı haksız konumlar ve haksız kazançlar elde etti... Yazarlıktan ve yorumculuktan çekilse, hiç kimsenin önemsemeyeceği, bir hayvanat bahçesi ziyaretinde aslan yese kimsenin farkında olmayacağı bu takımın birkaç türü mevcuttu... Birinci tür, gerçek anlamda hiçbir dünya görüşünü temsil etmiyordu... Her güç kaynağına yalakalık yapıyordu. Sabah kalkıyor, bakanları arıyor "Sayın Bakanım yarın ne isterseniz manşet yapmaya hazırım," diyordu. Öğleyin Ergenekon eski tutuklusu bir paşayla konuşuyor "Paşam, merak etmeyin yanınızdayız. Bu Tayyip gidecek, yine sizler egemen olacaksınız," diyordu. Hem askere hem sivil hükümete hem de başka hangi güç varsa, hepsine zarf atan klasik ve kendini apaçık gösteren bir yalakalık ve eyyamcılık türüydü bu...
ARADA ÇAK, ARADA YALAKALIK YAP
İkinci tür, birincisi kadar madara olmak istemiyor eyyamcılık ideolojisini daha 'sofistike' yöntemlerle sürdürmek istiyordu... Burada da 'hem arada çak hem de arada yalakalık yap, mesafeyi kaybetme' yöntemi geçerliydi. Bu tiplerin de hiçbir gerçek dünya görüşü yoktu, varsa bile marjinal siyasi fikirlerdi ve toplumun yüzde 1'ine ancak hitap edebiliyordu. Bu sofistike eyyamcı takımı, hem zevahiri kurtarmak için hükümete çakıyor ama sonra da bağlantılarını ve finans kaynaklarını kaybetmemek için nefret ettiği AK Partili isimlere gereken yalakalığı da yapıyordu. Aynı şey, ölesiye nefret ettikleri ama 'yeni bir güç' olarak görüp çekindikleri Gülen hareketi için de geçerliydi... Bu eyyamcı takımın Ergenekon'a bakışı biraz daha farklıydı. Aslında Ergenekon-AK Parti çatışmasında sonuna kadar Ergenekon'un kazanmasından yanalardı ama bunu da çaktırmamak zorundalardı, çünkü ne olacağı belli olmazdı... Haksız konumlarını ve haksız kazançlarını yitirmemeleri gerekiyordu. Arada Ergenekon'a da çakar gibi yaptılar ama bütün odaklandıkları, Ergenekon davasını eyyamcı yöntemlerle sulandırmak ve soruşturmanın gidişatına zarar vermekti... İşte artık Yeni Türkiye'de işlevi biten, anlamı kalmayan takım, bu eyyamcı ve kaypak takımıdır... Geçen hafta da bunu izah etmeye çalıştım. Bu dönem devşirmelerin, itirafçıların, hem klasik hem sofistike eyyamcıların tarihe gömüldüğü dönem olacaktır... İfade ettikleri görüşler, toplumun yüzde 1'ine ancak hitap edebilen bu takım, medya pastasındaki hak ettiği yere dönecektir... Geçiş dönemi medyası bitmiştir, bundan böyle ya Yeni Türkiye ya da Eski Türkiye medyası olacaktır... Eski Türkiye duyarlılıklarına hitap eden gazeteler ve kanallar kesinlikle yok olmayacak, bilakis bu dönem önemleri ve kazançları artacaktır. Çünkü onlardan rol çalan bu eyyamcı ve kaypak takımı, haksız şekilde elde ettikleri sahneden çekilmek zorunda kalacaktır. Sahne bu ülkenin yüzde 30- 40'ını gerçek anlamda temsil eden o isimlere kalacaktır... Zaten şu anda da olan bu. Bu eyyamcı takımı, haksız konumlarını ve kazançlarını teker teker kaybediyor. Ne kadar yırtınırlarsa yırtınsınlar bu eyyamcı, kaypak, itirafçı, devşirme takımı kendi haklı yok oluşunu 'ifade özgürlüğü' kılıfına sokamaz, sokamayacaktır... Yeni Türkiye'nin medya sahipleri ve medya yöneticileri de bunu dikkate alarak bir yeniden yapılanmaya gidiyorlar. Doğru, isabetli ve haklı olan budur...