Ajda Pekkan; Fransa'nın 'Chevalier de l'ordre des Arts et des Lettres' sanat ve edebiyat şövalyelik nişanına laik görülmüş. Pekkan şu açıklamayı yapmış: "Benim devletimin, bana 'devlet sanatçısı' unvanını verip tekrar geri almasından sonra böyle bir şey olabileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Üzerimde artık büyük bir sorumluluk var."
Ajda Pekkan yanlış hatırlıyor ya da kurumları karıştırıyor! Pekkan'ın 'devlet sanatçısı' unvanı mahkeme kararıyla geri alındı!

SANAT ŞÖVALYESİ
1998'de, zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 85 sanatçıya 'devlet sanatçısı' unvanı vermişti. Bu unvan, 1971 yılından bu yana veriliyor. 1971-1998 arasında sadece 60 kişi devlet sanatçısı olmuştu. 1998 yılında yönetmelikte bir değişiklik yapıldı. Daha önce yurt dışında temsil şartı aranan devlet sanatçılığı için artık yurt içinde tanınıp sevilmek yeterli bir kıstas olarak kabul edildi.
O dönemde bu karar, büyük tartışma yaratmıştı. Ressam Mehmet Güleryüz, şilt verilecek sanatçı seçiminde hukuka uygun davranılmadığı gerekçesiyle Danıştay'a iki kere dava açmıştı. Sonunda da davayı kazandı. 85 sanatçıya verilen devlet sanatçısı unvanı mahkeme kararıyla geri alındı! Yani Pekkan; devlete değil, Güleryüz'e kızmalı!
Bu arada Güleryüz de 'devlet sanatçılığı' kavramından çok, seçilme kriterlerine karşıydı.
Bu unvan aslında adından kaybediyor! Sanatçıyı devletleştirmek, sanki devletin adamı gibi bir imaj yaratıyor. Oysa bakın yabancılara; sanatçıları, sanat edebiyat şövalyesi ilan ediyor.
Sanat için savaşan şövalyeye kim karşı çıkar?
Bir detay daha: Ajda Pekkan'ın o dönemde bir devlet adamı ile ilişkisi vardı. Devlet sanatçıları listesinin açıklanmasından birkaç hafta önce de Harran'da konser verip burada Demirel'e "devlet sanatçısı olmak istediğini" söylemişti. Pekkan, bu unvanı o kadar çok istemiş ki, geri alınması içinde kalmış demek ki!